RAMAZAN YAZAR’dan Vaat Edilmiş Topraklar ve Kuran-ı Kerim’in Buyrukları ve Yeryüzünün Varisleri..-2 « Kırşehir Anadolu Haber

RAMAZAN YAZAR’dan Vaat Edilmiş Topraklar ve Kuran-ı Kerim’in Buyrukları ve Yeryüzünün Varisleri..-2

Bu haber 30 Ocak 2025 - 14:51 'de eklendi ve 765 views kez görüntülendi.
ARZ-I MUKADDES HAKKINI KAYBEDEN KAVİM
” Andolsun ki Allah, İsrailoğulları’ndan söz almıştı.
(Kefil olarak) İçlerinden on iki de başkan göndermiştik.
Allah onlara şöyle demişti.
Ben sizinle beraberim.
Eğer namazı dosdoğru kılar, zekâtı verir, peygamberlerine inanır, onları desteklerseniz ve Allah’a güzel bir borç verirseniz (İhtiyacı olanlara Allah rızası için faizsiz borç verirseniz) ant olsun ki sizin günahlarınızı örterim ve sizi zemininden ırmaklar akan cennetlere sokarım.
Bundan sonra sizden kim inkar yolunu tutarsa doğru yoldan sapmış olur.”
Keşifçiler döndükleri zaman ikisi müstesna, diğerleri Kudüs dekilerin güçlü ve hazırlıklı olduklarından bahsetti.
Halkı korkuttu ve verdikleri sözü bozdular.”
(bu müddet içinde) yeryüzünde şaşkın şaşkın dolaşacaklar.
Artık sen yoldan çıkmış toplum için üzülme.” dedi. (Maide 26)
Arz-ı mev’ûd tabiri Kurân-ı Kerîm’de geçmemekte, ancak Hz. İbrahim ve Lut’-un
“Bereketli kılınmış” bir diyara ulaştırıldıkları anlatılmaktadır.
Dahası onu ve (yiğeni) Lut’u (oradan) kurtararak, bütün milletler için mübarek kıldığımız yurda ilettik. (21-Enbiya /71)
Maide Suresinin bu 12. Ayetinin meal açıklamasında dip not olarak şöyle yazmaktadır.
”Cenab-ı Hak İsrail oğullarını Firavundan kurtarınca, Hz. Musa vasıtasıyla onları Kudüs’e yöneltmiş, oraları kendilerine vatan kıldığını bildirmiş, orada hüküm süren Kenanilerle mücadele etmelerini emretmiş,
kendilerinden söz almış ve her kabileden bir kişi olmak üzere, on iki önemli kişiyi de bu sözleşmeye kefil kılmıştır.
Topluluk Kudüs’e yaklaşınca Hz. Musa, bu on iki kişiyi keşif için göndermiş, gördüklerini halka açıklamamalarını da tembih etmişti.
Yahudiler hakkındaki en can alıcı aşağıdaki ayeti, dikkatlice inceleyelim.
İşte onlar arasından her deliğe girecek on iki kişiyi gönderdiğimiz zaman Allah İsrailoğullarından da kesin taahhüd almış ve buyurmuştu ki.
Kuşkusuz Ben sizinleyim;
Eğer salât’ı doğru- dürüst eda eder, arınmak için karşılıksız yardımda bulunur, düşmanlarını
engelleyecek elçilerimi desteklerseniz;
Allah’a güveninizi ispat etmek için gönüllü olarak borç verirseniz, kesinlikle kötülüklerinizi örterim ve sizi tabanından ırmaklar çağlayan cennetlere koyarım. İçinizden her kim de bundan sonra inkâr ederse, kesinlikle o doğru yoldan sapmış olur. (5-Maide/12.)
Ve Allah’ın elçisi olduğunu söyleyen Meryem’in oğlu İsa (Mesih’i )işte biz öldürdük demeleri…
Daha sonra, bu kesin taahhütlerini bozduklar için onları rahmetimizden dışladık ve kalplerini katılaştırdık.
Şimdi onlar kelimeleri bağlamlarından kopararak çarpıtıyorlar; üstelik kendilerine hatırlatılan hakikatlerden bir kısmını da unutmuş durumdadırlar.
Çok azı dışında hep onların ihanetine uğrayacaksınız. (5-Maide/13.)
Maide Suresi 13. Ayet-i Kerim’e de ise, Cenab- Hak şöyle buyurmaktadır:
”Sözlerini bozmaları sebebiyle onları lanetledik.
Onlar kelimelerin yerlerini değiştirirler.
(Kitaplarını tahrif ederler) Kendilerine öğretilen ahkâmın (Tevrat’ın) önemli bir bölümünü unuttular.
İçlerinden pek azı hariç, onlardan daima bir hainlik görürsün.
Yine de sen onları affet ve aldırış etme.
Şüphesiz Allah iyilik edenleri sever.”
Ayet-i Kerimenin dip not açıklaması şöyledir; ‘ Tevrat yalnızca bir nüsha idi.
Kimsenin ezberinde tamamı mevcut değildi.
İsrailoğulları, Babillilere esir düşünce Tevrat nüshası kayboldu.
Yıllar sonra esaretten kurtulunca hatırda kalan bazı bölümler yeniden yazıldı.
Bugün elde bulunan Tevrat’ta da bu eksik bölümler ile kısmen Hz. Musa’nın hayatı yazılıdır.”
Evet, Hz. Musa zamanında İsrailogullarına çeşitli nimetler verilmişti.
Arz-ı Mukaddes’in vatan olarak yazılması da, o zamana aittir.
Arz’ın belli bir toprak parçasının bir topluma vatan olarak yazılması da şartlıdır.
O toplumun salahına, Allah yolunda doğru dürüst yürümelerine bağlıdır.
Yukarıda geçen ayet-i kerimelerden ve benzeri ayetlerden de anlaşılıyor ki, İsrailoğulları bu vasıflarını kaybetmiştir.
Allah’ın emrine ve Hz Musa’ya karşı gelerek, Arz-ı Mukaddes’e girmeyenler, bugün Arz-ı Mevud’dan bahsetmektedir.
Hâlbuki o gün nankörlük yaparak Arz-ı Mukaddes (Arz-ı Mevud) haklarını kaybetmişlerdir.
Cenabı Hak, nankörlüklerini Maide 24 de şu şekilde açıklamaktadır:
” Ey Musa, onlar orada bulundukları müddetçe biz oraya asla girmeyiz.
Şu halde sen ve Rabbin gidin savaşın, biz burada oturacağız” dediler.
Bu ayet-i kerime bize İsrailoğullarının nankör oldukları kadar, korkak olduklarını da göstermektedir.
Bunun üzerine Cenab-ı Hak, İsrailoğullarına Arz-ı Mukaddese girmelerini 40 yıl yasakladı.
Allah ” Öyleyse orası (Arz-ı Mukaddes) onlara kırk yıl yasaklanmıştır.
Firavunların baskısı altında yaşayan İsrâiloğulları’nı Mısır’dan çıkarmakla görevlendirilen Hz. Mûsâ da;
“Ey kavmim!
Allah’ın size vaad ettiği kutsal topraklara girin, fakat sakın geri adım atmayın, yoksa kaybedenlerden olursunuz. (5-Maide /21)
Fakat İsrailoğulları oraya girmek istememişler, bunun üzerine arz-ı mukaddes onlara kırk yıl haram kılınmıştır
Onlar, Ey Musa dediler, unutma ki orada zorba bir halk var.
Onlar oradan uzaklaşmadıkça biz kesinlikle oraya girmeyeceğiz.
Eğer uzaklaşırlarsa işte o zaman gireriz.(5-Maide/22)
Allah zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.” buyurarak bizleri uyarmaktadır.
Allah şöyle icabet etti.
O halde, onlar o topraklardan kırk yıl mahrum yaşayacak ve şaşkın şaşkın malum arazide dolaşmaya mahkûm olacaklar.
Artık bu sapkın halk için kendini üzme. (5-Maide/26)
Maide 51 de ise,
”Ey iman edenler, Yahudileri ve Hırıstiyanları dost edinmeyin.
Onlar birbirlerinin dostudurlar.
Sizden kim onları dost edinirse, şüphesiz o da onlardandır.
Bunun dışında Kuran’da ayrıca, Tevrat’ta verilen sözün Zebur’da yenilendiği, “Arz”a iyi kulların vâris olacağı açıklanmış
Ve doğrusu Biz hatırlatıcı mesajların ardından, bütün ilahi vahiylerin hikmet yüklü sayfasına (Tekrar yarattığımız bu yerin varisi Salih kullarım olacak diye yazmışız.
(21-Enbiya. 105.)
Mısır’da zayıf düşürülen İsrâiloğulları’nın Allah tarafından “o yerde” hâkim kılınmak istendiği bildirilmiş
Ve Biz de istiyorduk ki ülkede zayıf ve güçsüz bırakılanlara destek çıkalım ve onları öncüler yapalım ve kendilerini (ülkeye) varis kılalım. 28-/Kasas /5-)
dahası onları yeryüzünde güvenli biçimde yerleştirelim, Firavun’u Haham’ı ve bunların ordusunu, berikilerin eliyle korktukları şeye uğratalım.(28-Kasas/6.)
Yukarıdaki ayete göre İsrâiloğulları’na önceden verilen sözün gerçekleştirildiği ve sabretmelerine karşılık, hor görülüp ezilen bu milletin “Bereketli kılınan topraklara vâris kılındığı ifade edilmiştir.
Vaktiyle hor görülüp ezilen insanları toprağını bereketli kıldığımız ülkenin en doğusundan en batısına kadar tamamına hakim kıldık.
Ve Rabbinin İsrailoğullarına verdiği güzel (bir gelecek) vaadi, onların sabırlarına karşılık gerçekleştirdi.. (7/Araf /137.)
Kuran’da “Arz-ı mukaddese”, “Bereketli arz” gibi ifadelerle anılan ve İsrâiloğulları için yaratıldığı belirtilen bu yerin neresi olduğu açık olarak bildirilmemiştir.
Nitekim bu ayetlerin tefsirinde çeşitli yerler üzerinde durulmuş, bazı âlimler bu yerin Şam ve Mısır, bazıları Mescid-i Aksâ’nın bulunduğu Kudüs ve Lübnan dağı çevresi olduğunu söylerken, diğer bazı âlimler de kesin bir yer belirtmenin doğru olmayacağını, ancak Fırat ile Mısır arasında bir yer olması gerektiğini ifade etmişlerdir.
Yahudiler arz-ı mev’uddan uzaklaştırıldıktan sonra daima oranın hayaliyle yaşamışlar, zaman zaman ortaya çıkan sahte mehdi’ler de oraya kavuşma idealini körüklemişlerdir.
Bu sebepleri bazıları “Arz-ı mev’û”’u önce Filistin, sonra da bütün yeryüzü şeklinde yorumlamışlardır.
Siyonizm hareketinin ortaya çıkış sebebi de arz-ı mev’ûd idealinin gerçekleşmesi arzusudur.
İsrâiloğulları Allah’ın emirlerine boyun eğmemiş yapılan Ahidleri yerine getirmemiş, hatta Allah’ın elçilerini öldürüp fesat çıkarmışlardır.
Sonra o sözü müteakip yine yüz çevirdiniz.
Eğer üstünüzde Allah’ın fazl’u rahmeti olmasaydı, hüsrana uğrayanlardan olurdunuz. (4-Nisa/64.)
Andolsun ki sizler içinizden cumartesi gününde haddi tecavüz edenleri herhalde bilmişinizdir.
İşte biz onlara, hor ve zelil maymunlar olunuz dedik. (2-Bakara/65.)
Cumartesi, yasağına göre sahip olmama.
Mülkiyet edinmeme, günü demektir,
Yani cumartesi günü Allaha ibadet günüdür.
O gün her hangi bir şeye sahip olmak için çalışılmayacak.
Ayrıca diğer günlerdeki kazandıklarını paylaşma günüdür, hayır hasenat günüdür.
İşte size can alıcı bir örnek daha?
Yine bir zaman da demiştiniz ki:
Ey Musa biz tek çeşit yiyecekten bıktık.
Rabbine yalvar da bize yeryüzünün değişik ürünlerinden sebzesinden, acurundan, sarımsağından, mercimeğinden, soğanından versin.
Musa söyle cevapladı, hayırlı olanı, daha değersiz ve aşağı olanla mı değiştiriyorsunuz.
Dönün Mısır’a, istediklerinizin tümü orada sizi bekliyor.
Böylece onlara alçaklık ve yoksulluk mührü vuruldu.
Ve Allah’ın gazabına uğradılar.
İşte bu, onların Allahın mesajını inkâr etmeleri ve peygamberlerini haksız yere öldürmeleri yüzünden oldu.
Bütün bunların asıl nedeni ise, isyankârlıkları ve taşkınlık yapmalarıydı.(2-Bakara/61.)
İsrailoğulları çölde susuz kalmışlardı.
Cenabı Allah Musa’ya bir kaya gösterdi, kayadan, on iki göze su fışkırmıştı.
Böylece her kabile bir gözeden su içtiler.
Böylece onları susuzluktan kurtulmuşlardı.
Ve Allah’ın rızkından yiyin, için ve fesat çıkarıp sağa sola saldırmayın.
Nankörlük etmeyin, Allah’ı unutmayın demiştik.
Ne yani, her söz verişlerinde onlardan bir kısım bu sözden dönmedi, mi maalesef onların çoğu güven duygusundan yoksun kalmışlardır. (2-Bakara/100.)
İşte böylece, taahhütlerini çiğnedikleri Allah’ın mesajlarını reddettikleri, peygamberlerini haksız yere öldürdükleri ve kalplerimiz bilgi ile kaplıdır, dedikleri için onları cezalandırdık.
Bilakis Allah inkârlarından dolayı onların kalbilerini mühürlemiştir.
Ve işte onlar bu nedenle inanmazlar; çok azı müstesna.(4-Nisa/155)
Bir de inkârları, Hz. Meryem’e korkunç bir iftira atmaları. NİSA/156.
Ayrıca Kuran’da “Arz”a belli ırklara mensup olanların değil “Salih kulların vâris kılınacağı ve bu ilâhî kanunun bütün mukaddes kitapların hükmü olduğu bildirilmiştir.
(Mezmur, 37/29; 69/32-36.]
Ve doğrusu Biz hatırlatıcı mesajların ardından, bütün ilahi vahiylerin hikmet yüklü sayfasına tekrar yarattığımız bu yerin varisi Salih kullarım olacak diye yazmışız. (21-Enbiya /105.)
Yahudiler, Kutsal İsrail devletini kurmak için, şu beş ilkeyi benimsediler.
1-Allah’ı terk ettiler.
2-Ahlâktan uzaklaştılar.
3-Adaletten ayrıldılar.
4-Yazılı Tevrat’ı ibadetlerde okudular, duvara astılar.
Rabbani sınıfın ve Hahamlarının söylediği sözlü Tevrat’la insanlara dini hükümler verdiler.
İnsanları Tevrat’ın aslından uzaklaştırdılar.
Hamamların verdiği hükümler Tanrının hükümlerin yerine koydular.
Müslüman Museviliği Yahudileştirdiler.
5-İnsanlara acımasızca davranarak onları köleleştirdiler.
DAĞ ŞAHİTTİR ki, sizden bir zamanlar söz almıştık.
Verdiğimizi (Kitabı) sımsıkı tutun ve içinde olanı hatırlayın ki Allah’ın öfkesini çekmekten
sakınmış olasınız demiştik.(2-Bakara/63.)
Allah Musa’ya Tur-i Sinada (Sina dağı) Sina Dağı tanıktır.
O Dağda vahyettiklerimiz çok önemliydi.
Allah’tan başkasına tapmayacaksınız, ana, babanıza, gariplere, yetimlere, yoksullara iyilik yapacaksınız, bütün insanlarla güzellikle konuşacaksınız, toplumda destekleşmeyi dayanışmayı ayağa kaldıracaksınız,
ihtiyaçtan fazlasını vererek arınacaksınız diye vahyetmiştik ve bu yolda yürüyeceklerine dair onlardan söz almıştık.
Ancak İsrailoğulları bu sözleri tutmadılar.
Ve İsrailoğulları kendi Peygamberlerini dahi ya öldürdüler, yâda bir başkalarına öldürttüler.
Bu hareketler, hak ve doğru yolda olduklarını söyleyen bir milletin yapmış olduğu en kötü ve şeri bir harekettir.
Küfrün en çirkini ile Hakk’ı, inkâr edenler onlardır.
İlahi hududu en kötü şekilde aşanlar onlardır.
Günahkârlığın en kötüsünü onlar yapmışlardır.
Bu sahaların hepsinde misli görülmemiş oyunlar çevirenler yine onlardır.
Ve bütün bunlara rahmen hayret verici iddialar ileri sürüyorlar.
Her zaman hidayette olup, yalnız kendilerinin seçkin millet olduklarını söylüyorlar.
Ve güya kendilerinin Allah’ın sevabına nail olacak tek millet iddiasında bulunuyorlar.
Bunlara göre Allah’ın bütün faziletleri sırf kendilerine mahsustur demeleri.
Ancak aşağıda ki ayet onlara cevap vermektedir.
Şüphesiz ki müminler, Yahudiler, Nasranî ve sabilerden her kim Allah’a ve ahiret gününe inanıp, Salih amelde bulunursa, elbette onların Rableri katında, mükâfatları vardır.
Hem onlara bir korku da yoktur.
Mahzun da olacak değildirler. (2-Bakara/62.)
Hani sizden sapasağlam söz almıştık.
Tur’u da üstünüze kaldırmıştık.
Size verdiğimizi kuvvetle tutun, Onda olanları hatırlayın ki sakınmış olasınız.
(4-Nisa/63.)
Ey İsrailoğulları size verdiğim nimeti hatırlayın.
Bana verdiğiniz sözü yerine getirin ki ben de size verdiğim sözü yerine getireyim.
Yalnız benden korkun. BAKARA/SÛRESİ (40)
Ey İsrailoğulları,
Size verdiğim nimetimi ve (bir zamanlar) sizi cümle âleme üstün kıldığımı-hatırlayın. BAKARA/SÛRESİ (47)
Hani, biz İsrailoğulları’ndan, Allah’tan başkasına ibadet etmeyeceksiniz, anne babaya, yakınlara, yetimlere, yoksullara iyilik edeceksiniz, herkese güzel sözler söyleyeceksiniz, namazı kılacaksınız,
zekâtı vereceksiniz” diye söz almıştık.
Sonra pek azınız hariç, yüz çevirerek sözünüzden döndünüz. BAKARA/SÛRESİ (83)
Ey İsrailoğulları!
Size verdiğim nimetimi ve (bir zamanlar) sizi cümle âleme üstün tuttuğumu-hatırlayın. BAKARA/SÛRESİ (122)
İsrailoğullarına sor; biz onlara nice açık mucizeler verdik.
Kendisine geldikten sonra kim Allah’ın
nimetini değiştirirse, (bilsin ki) şüphesiz Allah, cezası-pek-çetin-olandır. BAKARA/SÛRESİ (211)
Bundan dolayı İsrailoğullarına (Kitapta) şunu yazdık: “Kim, bir insanı, bir can karşılığı veya yeryüzünde bir bozgunculuk çıkarmak karşılığı olmaksızın öldürürse, o sanki bütün insanları öldürmüştür.
Her kim de birini (hayatını kurtararak) yaşatırsa sanki bütün insanları yaşatmıştır.
Andolsun ki, onlara resullerimiz apaçık deliller (mucize ve ayetler) getirdiler.
Ama onlardan birçoğu bundan sonra yer yüzünde her tür taşkınlığı yapmaya devam ettiler. MÂİDE/SÛRESİ (32)
Andolsun, İsrailoğullarından sağlam söz almış ve onlara peygamberler göndermiştik.
Fakat her ne zaman bir Peygamber onlara nefislerinin hoşlanmadığı bir hükmü getirdiyse; onlardan bir kısmını yalanladılar, bir-kısmını-da- öldürdüler. MÂİD/SÛRESİ (70)
Andolsun, “Allah, Meryem oğlu Mesih’tir” diyenler kesinlikle, kâfir oldu.
Oysa Mesih şöyle demişti:
“Ey İsrailoğulları!
Yalnız, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin.
Kim Allah’a ortak koşarsa artık Allah ona cenneti muhakkak haram kılmıştır.
Onun barınağı da ateştir.
Zalimler için hiçbir yardımcı-yoktur.
MÂİDE/SÛRESİ (72)
İsrailoğullarından inkar edenler, Davut ve Meryem oğlu İsa diliyle lanetlendi.
Bu, onların isyan etmeleri ve hadlerini aşıyor olmalarından ötürüydü. MÂİDE/SÛRESİ (72)
Biz,Kitap’ta (Tevrat’ta) İsrailoğullarına,
“Yeryüzünde muhakkak iki defa bozgunculuk yapacaksınız ve büyük bir kibre kapılarak böbürleneceksiniz-diye-hükmettik. İSRÂ/SÛRESİ (4)
Yahudilere vaat edilen kutsal topraklar için Yüce Allah İsrail oğullarından şöyle söz alır.
Gelen her peygambere ve yeni gelen ilahi kitaba uyacaksınız, onları tastik edeceksiniz.
Aksi takdirde başınıza gelecek felaketlere katlanacaksınız.
Yüce Allah tarafından vaat edilen, toprakları geri almak için orta doğuyu kan gölüne çeviren İsrail, Yüce Allah tarafından Hz. Süleyman’a verilen O muhteşem saltanat’a rahmen, gerçekleşmemiştir.
Ancak tarih’te hiçbir zaman emellerine kavuşamayan, Yahudiler şimdilerde ham hayaller peşindeler, maalesef İslam ülkeleri de bu oyunun bir parçası oluyorlar.
Başta da Kürtler bu tuzağın içine itildiler.
YERYÜZÜNÜN VARİSLERİ TÜRKLER OLACAK VE 21. YÜZYIL TÜRK ASRI OLACAKTIR
Hala dünyanın her yerinde şaşkın şaşkın dolaşan İsrailoğulları vaadedilmiş topraklar
bizimdir diyerek, Büyük İsrail Projesini gerçekleştirmek için, ABD ve AB ülkelerini de arkasına alarak Ortadoğuyu ve bölgeyi kan gölüne çevirmeye çalışmaktadır.
Zamanında Cenab-ı Allah’a ve Hz. Musa’ya karşı geldiklerinden bu haklarını kaybettikleri için, büyük İsrail Projesi, inşallah asla gerçekleşmeyecektir.
Zaten Cenab-ı Allah, Enbiya Suresi 105. Ayeti Kerimesinde kesin hükmünü vermiştir.
” Andolsun ki, Tevrat’tan sonra Zeburda da ‘Arz’a, iyi (layık) kullarım elbette varis olacaktır’ diye yazdık.” buyurmaktadır.
Yine bir öngörü; Tevrat’ta vaad edilmiş topraklar vardır evet fakat tarif edilen topraklar bugünkü Yahudilerin büyük Ermenistan haritasını ortaya koyarak tarif ettikleri topraklar değildir.
Bu Tevrat’a iftiradır, Kuran’a iftiradır.
Böyle bir toprak tanımı yoktur.
Tevrat’taki toprak tanımı Hz. İbrahim İshak Yakup ve Yusuf soyundan gelen Türklere yapılmıştır ve bunun adı da Tevrat’ta arzı mevüd tür.
Türklerin lisanında tarihsel olarak yerleşmiş olan milli ahit, milli yemin yani misakı millidir.
Zaten orada tarif edilmiş.
Hitit diyor yani bütün Misakı Milliyeyi tarif ediyor.
Diyor ki Allahuteala Nisa Suresi 54; Biz İbrahim soyuna diyor.
Kitabı da verdik yani töreyi tamam Hikmet ide verdik.
Yani Zebur’u bilgiyi tamam ve diyor onlara diyor yeryüzünde diyor azim bir mülk…
Yani mülki azim yani arzı mevud yani misakı milli yani Allah hem Tevrat’ta hem Zebur’da hem kuranda bu toprakları kime verdiğini söylüyor.
Hangi Yahudi’ye kardeşim…
Allah bilir ama gelecekte yeryüzüne varis olacak o iyi kullar, inşallah Türkler olacak ve 21. yüzyıl, Türk asrı olacaktır. -alıntı- araştırma- derleme-
Diye düşünüyorum, diyeceksiniz ki gidişat kötü evet kötü önce içimizdeki hainleri millet olarak çözdükten sonra gelecekte Misaki Milli sınırları içerisinde olabilir diye düşünüyorum ve olmasını diliyorum..
Cenab-ı Hak bizleri, Ayet-i Kerimlerine uyan kullarından eylesin.
Muhakkak ki Yüce Allah doğruyu söyler, vaatleri de haktır.. Vesselam…
Hoşça kalın, dostça kalın, sağlıklı kalın… …
Ramazan Yazar
Emekli Teknik Öğretmen
Kaynaklar:
Garaudy, Roger, “İsrail, Mitler ve Terör”, Timaş Yayınları, 2019.
Göze, Ergun, “Siyonizmin ve İsrail’in Kurucusu Theodor Herlzl, Hatıralar”,
Boğaziçi Yayınları, 2017.
Karahan, Semiha, “Siyonist Öğretide Vaat Edilmiş Topraklar”,
Ortadoğu Etütleri, 13 (2), 202, 177-213.
Masalha, Nur, “The Bible and Zionism: Invented Tradition, Archaeology
and Post-Colonialism in IsraelPalestine”, London: Zed Books, 2007
Novak, David, “Zionism and Judaism: A New Theory”, New York:
Cambridge University Press, 2015.
Tevrat, Erişim Tarihi: 24.10.2023,
Diyanet ansiklopedisi. M. İslamoğlu Yahudileşme temayülü.
Pof. Dr. Şinasi Gündüz konfarasları. Prof. Dr. İbrahim Sarmış.
Rivayet kültürü ve yanlış din algısı.
R. İhsan Eli açık Adalet devleti.
Ve Yaşayan Kuran Meal tefsiri Bazı eserlerden toplamalardır.
Prof. Dr. Seyyid Kutub. Fizılal- il- Kuran.
Taberi, Tefsîr, XVII, 80-81.
Kurtubî. Tefsîr, VI, 125.
Ancien Testament (Traduction Oecumenique de la Bible), Paris 1980, s. 326.
Bustanay Oded. “Canaan, Land of”, EJd, V, 99-100.
“Erez İsrael”, a.e.VI, 837.
Louis Isaac Rabinowiz. “İsrail”, a.e. IX, 106
Ramazan YAZARramazanyazar@kirsehiranadoluhaber.com

HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT

Yorum Yok
YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.