Yine sıkıntılar ve virüs baskısı altında Ramazan ayının son günlerine ulaştık ve inşallah
evlerimizde içimiz buruk şekilde Kadir gecesini ihya edeceğiz ve akabinde
Ramazan Bayramımızı yine buruk şekilde eşimiz, dostumuz, akrabalarımız, konu,
komşumuz ve bayram namazı kılmadan geçireceğiz..
Zaman çok çabuk geçiyor sayılı günler nedir ki, Allah bu virüsten kurtararak,
sağlıklı günlerde mutlu bir şekilde güzel günler geçirmemizi nasip etsin inşallah..
Recep, Şaban, Ramazan derken mübarek üç ayların sonuna
geldik ve bu aylara serpiştirilmiş kandiller geçirdik de sonuncusu olan Kadir Gecesine erdik.
Kadir kelimesi, sözlükte “hüküm, şeref, güç, yücelik” gibi anlamlara gelir.
Dini litaratürde ise, geceyi şereflendirdiği ve kadrini yücelttiği için,
Kuran’ın indirildiği bu geceye “Kadir Gecesi” denmiştir.
Kadir gecesi, İslâm’da en kutsal ve en faziletli gecelerin başında gelir.
Müslümanlarca çok büyük önem atfedilen bu gecenin değeri ise, Kuran-ı Kerim’in
Allah tarafından Cebrail aracılığıyla Peygamberimiz Hz. Muhammed’e (sav)
ilk kez bu gece indirilmeye başlanmasından gelmektedir.
Bu gecenin faziletini bildirmek amacıyla, aynı adı taşıyan bir de sure indirilmiştir.
(Kadir Suresi, Kuran-ı Kerim 97. Sure)
Bu surede, Allah tarafından şöyle denilmektedir;
*Şüphesiz, biz onu (Kuran’ı) Kadir gecesinde indirdik.
*Kadir gecesinin ne olduğunu sen ne bileceksin!
*Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır.
*Melekler ve Ruh (Cebrail) o gecede, Rablerinin izniyle her türlü iş için iner de iner.
*O gece, tan yerinin ağarmasına kadar bir esenliktir.
Burada hemen belirtmekte fayda var ki, suredeki “Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır”
ayetinde geçen “bin ay” ibaresi, gecenin faziletine güçlü bir vurgu yapmak amacıyla
söylenmiş bir ibaredir.
Özellikle dini söylemlerde sıkça geçen bu tür ibareler, anlatılmak istenen
şeyin önemine vurgu yapmak ve anlamı daha da güçlendirmek için kullanılır.
Tıpkı Mevlana’nın meşhur, “Bin kere tövbe etsen de yine gel” sözünde olduğu gibi.
Öte yandan, çeşitli dini kaynaklarda, “Bin ay” ibaresinin ne sebeple söylenildiğini
açıklayan aşağıdaki gibi bazı menkıbeler yer almaktadır.
“Peygamber Efendimiz (sav) daha önceki ümmetlerden bin sene cihad eden insanları
düşünüp, benim ümmetimin ömrü kısadır, az ibadet ederler diye üzülünce, Allah (cc)
“Kadir gecesi senin ve ümmetinindir” buyurup Habibinin kalbini ferahlandır dı”
Kadir gecesinin hangi gece olduğuna dair kesin bir bilgi bulunmamaktadır.
Hadislerden bize ulaşan bilgilere göre, Kadir gecesi Ramazan Ayının son on günü
içerisinde yer almakta ve çok yüksek bir ihtimalle de yirmi yedinci
günün gecesinde vuku bulmaktadır.
Peygamber Efendimiz (sav), Kadir gecesinin hangi gece olduğunu kesin şekilde belirtmemiş,
“Siz Kadir gecesini Ramazan’ın son on günü içerisindeki tek rakamlı gecelerde arayınız”
demiştir.
Bazı din adamları, insanlar ihmalkarlık yapmasınlar ve diğer geceleri de ihya etsinler diye,
Kadir gecesinin senenin günleri içerisinde gizlenmiş olduğunu ifade etmişlerdir.
Tıpkı, yalnızca ilim adamlarına ve dindar kimselere gösterilmeyip, fakir ve gariplere de
ilgi ve alaka gösterilsin diye Hızır Aleyhisselamın gizlendiği gibi…
İşte bundan dolayı, “Her geceyi Kadir, her gördüğünü Hızır bil” denilmiştir.
Öyleyse ibadetleri, duaları, ikram ve ihsanları belli gün ve gecelere tahsis etmemek gerekir.
Her ayı Ramazan, her günü Cuma ve her geceyi Kadir bilmeliyiz ve gerek Allah’a karşı kulluk
borcumuzu, gerekse topluma karşı görev ve sorumluluklarımızı yerine getirirken her an uyanık olmalıyız.
“Falan zaman bunu yaparsam şu kadar sevap kazanırım, filan vakit şu duayı okursam bu
kadar günahım affolunur” gibi ticaret mantığıyla hareket etmek ve piyangocu bir anlayışa
sahip olmak, gerçek bir Müslümana yakışmaz.
Bunlar gibi bedavacı anlayışlardan kurtulmadıkça da gerçek İslam’la tanışamayız ve
içine düştüğümüz cehalet ve tembellik belasından kurtulamayız.
Öte yandan, gerek Ramazan Ayı gerekse Kadir Gecesi birer zarf olup,
mazruf ise yüce kitabımız Kuran-ı Kerim’dir.
Bu nedenle, zarfla mazrufu karıştırmamak lazım.
Diğer bir ifade ile, ne Ramazan Ayının, ne de Kadir gecesinin bizzat kendi başlarına
kutsallıkları yoktur, Onlara sözkonusu şeref ve kadri veren Yüce Kuran’dır.
Hayat nizamı olan Kuran-ı Kerimin, Peygamberimiz vasıtasıyla Allah tarafından insanlara
bu gece gönderilmiş olması, Kadir Gecesine özel bir anlam katmaktadır.
Kadir Süresinde belirtildiği üzere, bu mübarek gecede, başta Cebrail olmak üzere,
bütün meleklerin pey der pey yeryüzüne inmesiyle yeryüzü manevi bir şenliğe sahne olur.
Melekler, tan yeri ağarıncaya inananların etrafını kuşatarak, onlara
Rablerinin af ve rahmetini müjdelerler.
Bu mübarek geceye kavuşan ve idrak eden müminler de, Onun feyiz ve
bereketinden istifade etmiş olurlar.
Bir hadiste, Peygamberimiz ’in (sav) Kadir gecesinde,
“Allahım! Sen affedicisin, affı seversin, beni de affet” şeklinde dua edilmesini
tavsiye ettiği belirtilmiştir.
Biz de, kuvvetle muhtemel yarınki geceye tekabül eden Kadir Gecesinde, çokça
nafile namaz kılmalı, Kuran okumalı, bolca dua ve tevbe etmeliyiz.
Hatta, Kadir gecesi hakkındaki;
“Dört gecenin gündüzü de gecesi gibi faziletlidir. Allahü teâlâ, o günlerde dua edenin
isteğini geri çevirmez, onları mağfiret eder ve onlar bu günlerde bol ihsana nail olurlar.
Bunlar, Kadir gecesi, Arefe gecesi, Berat gecesi, Cuma gecesi ve günleridir.”
şeklindeki hadis-i şerif gereğince, bu gecenin gündüzünü de bol bol ibadet ve dua ile geçirmeliyiz.
Kadir Gecenizi tebrik eder, kıymetini bilenlerden olmanızı dilerim… Vesselam…
Hoşça kalın dostça kalın, sağlıklı kalın…
Ramazan Yazar
Emekli Teknik Öğretmen