SON SÖZÜ HALKIMIZ SÖYLEYECEKTİR!… « Kırşehir Anadolu Haber

SON SÖZÜ HALKIMIZ SÖYLEYECEKTİR!…

Bu haber 29 Mart 2024 - 16:04 'de eklendi ve 663 views kez görüntülendi.
Ülke genelinde bu yerel seçimlerin gündeme girmesiyle değişik olaylarla karşılaştık..
Şükür ki, sonuna geldik bu gün dahil üç gün sonra seçimlerin sonu..
Öyle bir Ülkeyiz ki, Ülkemizde neler oluyor neler ama halkın üzerine ölü toprağı serpilmiş gibi sus pus haldeyiz!
Seçim dönemine denk getirilen bir şeyler dönüyor ülkemizde!
Sanki her şey ve bu olanlar sıradanmış gibi görünen ama olağandışı, önemsizmiş gibi ama oldukça sıra dışı kötü kötü şeyler…
Son olaylara bakmadan geçemiyoruz…
Çünkü ciddi konular değilmiş gibi hiçbir şey ciddiye alınmıyor,
Nedenleri ve sonuçları insanları ilgilendirmiyor gibi geliyor bana…
Bazı olayların üzerinden zaman geçmeden, unutulmaya başlanan ama unutulmaması gereken münferitmiş görünen olaylardan sonra
Sarıyer’de Santa Maria Kilisesi’nde ölümlü bir saldırı yaşanması,
Bir ara terörün hortlaması art ard şehitler vermemiz..
Zira, seçime az bir süre kala siyasi partilerin karmaşık, çapraşık ve doğasına karışık tutumları da oldukça manidar…
Kim kimle beraber kimler kimlerle iş tutuyor, kimin eli kimin cebinde, kim kime engel olmaya çalışıyor; inanın hiç belli değil!
Yani ‘’at izi it izine karışmış’’ durumda..
Başka bir değişle, ‘’Kurt bulanık havayı seviyor…’’
Aslında olanlara şaşırmıyorum,
Çünkü tarihi nitelikteki her kritik dönem, böylesi münferit gibi görünen ama bir elden yönetilen planlanan organize olaylarla başlar ama olayların gidişatını okuyamayanlar
olanları kendiliğinden oluyor sanır!
Ve hep de böyle olur ve böyle başlar..!
İnsanları şaşırtan şey:
Yaşanan umursamazlık rehavet ve hiçbir şey olmuyormuş gibi kendini gösteren toplum psikolojisi…
Toplumsal olarak da, kamusal olarak da
garip bir rehavet hakim beyinlere ve ruhlara…
Sanki ölü toprağı serpilmiş gibi; olan her olay çabucak olağanlaşıyor, rutinleşiyor, kabulleniliyor!
Hâlbuki ki,
Geriye dönüp baktığımızda, büyük olaylar, darbeler ve kaoslar hep tepkisizlikle ve göz göre göre gelir.
Hep de böyle oldu!
Her defasında çok işaretler belirdi,
Ve adım adım geldi!
Her defasında geriye dönüp baktık ve aslında filanca olay, falanca hadise, feşmekanca eylem bu günlerin taşlarını döşüyormuş dedik durduk!
Toplumun uyanması lazım..
Zamanımızda yaşananlar geçmiştekilerden daha tehlikeli,
Daha detaylı, tek merkezli görünümlü..
Ve çok boyutlu…
Her türlü yollarla denemedikleri, sahnelemedikleri olay yok…
Bizlere düşen ise,
İnsanlar kafalarını kaldırıp ve bakarak görmeleri,
Gördüklerini görmemezliğe gelmemeleri..
2024’ün ilerleyen zamanlarında bugün ehemmiyetsiz gibi görünen olaylar daha da büyüyerek gelecektir!
Vah tuh diyerek ve maalesef diyerek
“toplumsal infiale yol açacak, ses getirecek, korku ve panik yaratacak olaylar” olursa hep beraber olayların vahametini
kavrayacağız ama iş işten geçmiş olacak…
Bu sözlerim bir yerlere not edilsin..
Çünkü olanları hafife almaya devam edersek yarınki olacaklara şaşırmaya hakkımız falan olmaz, olmayacaktır da…
Hülasa:
Ekonomik gelişmelere dair,
Toplumsal olaylara ve sorunlara dair,
Yaşanacak olaylara ve sorunlara dair,
Küresel gelişmelere dair benim düşüncelerim bu şekilde..
Sınırlarımızda kapıların olmaması, Afganlısı, Suriyelisi, Arabı, Acemi, son zamanlarda Afrikalıları kimler kimler Ülkemde..
Sürekli bir kaygı ve umutsuzluk içindeyim..
Gördüklerimi yaşadıklarımızı paylaşmaya çalışıyorum..
Fakat gidişat hiçte iyi değil…
Bu defa bir tsunamıye yakalanacağız gibi..
Her şey gözler önünde sahneleniyor,
Din, siyaset, ekonomik sıkıntı, bilgi kirliliği, algı operasyonlar,
Beka, milliyetçilik ve etnik kökenler gibi her türlü değerler üzerinden kışkırtma ve sinsi planlar sahnede…
Hiç kimse mırrın gırrın etmesin!
Türk milleti kendi içinden iğrenç ve insafsız bir ihanete uğramıştır!
Bu ihanet kervanı, hayâli bile mümkün olmayan kişilerin de iltihakı ile her gün daha da büyüyerek Türk Devletini ve Türk milletini
yok edebilmenin gayreti içinde büyük bir hızla ilerlemektedir!
Hainler bir ahtapot gibi her yanı sarmış ve bir akrep gibi her yerimizden sokmaktalar!
Türk milletinin ömrü çok az kalmıştır çünkü şifa umduklarının dâhi enjektörüne zehir çekili.
Alayı puşt, tamamı imansız müstevli kalıntısı!
En bizden bildiklerimiz, önünü açıp yol verdiklerimiz,
Baş tacı ederek toz kondurtmadıklarımız,
Denize düşerken sarıldıklarımız, maalesef birer zehirli yılanmışlar!
Hani derler ya ”Puştluğa dağlar taşlar dayanamazmış”
Evet dayanamadık, puştluk itibarlı mesleklerden oldu.
Bu yüzden bizden bildiklerimiz, baş bellediklerimiz de itibar için birer puşt olup çıktılar!
Müslümanım diyeninin ne Kur’an’ı, ne imanı, ne de ahlâkı var!
Hz. Ömer’in adâletinden dem vuranların midesinde helâl yok!
Milliyetçi olduğunu söyleyenin kalbinde Türklük, kulağında ezan, kalbinde vicdan yok!
Sosyalistim diyenlerin birçoğu inançlara, ahlâki değerlerimize muhalif, sosyal demokratlarla vb ile yarış halindeler!
Yolsuzluk, yağmalama, müsadere derken, Devletin malı ganimet sayıldı!
İlâhiyatçı da buldular harama helâl diyen.
”Bu ne biçim fetva ula poh yiyen!” dedirtecek cinsten!
Fuhuş, homoseksüellik, aleni olarak ulu orta sevişmeler, öpüşmeler, okulda, parkta kucak kucağa oturtmalar, gasp, hırsızlık, bonzai, hap…
Bunlar işin gençlik boyutu.
Ahlaki çöküşün deprem etkisiyle cemiyet temelinden sarsılırken;
Bütün bu iğrençlikleri normal günlük işlerdenmiş gibi seyredenler..
Ha bir de, hak ve hakikatlere kulağı tıkalı, tüketip çiftleştiği oran da mutlu olan
milliyetsiz, imansız, soysuz yığınlar var ki, bunlar da bürokrasiyi, medyayı,
iktisadi sahaları, üniversite ve çeşitli hayati makamları yağmalamışlar ve bilim yuvaları üniversitelerimizi ellerine geçirmişler..
Tekrar Ülkemizde her kurum, kuruluş ve vatanlarımızın arasında din adına kök salan cemaat ve tarikat müsveddeleri…
Bir büyük belâ ise;
İşgal ordusunun ta kendisi olan 13 Milyon yabancı, uluslararası kirli bir plânın
gereği yurdumuzun en kuytu kasabalarına varıncaya kadar yerleştirilmiş
olup, şimdilik bizim paralarımızla yedirilip içirilmekteler.
Bilinsin ki;
İleride bunlarla bize içeriden cephe açarak, 10 000 yıllık Türk yurdu olan Anadolu’da Türk’e hayat hakkı tanımayacaklar.
Ey benim saf, sahipsiz, arkasız, her sarıldığı tarafından çarpılan horlanan milletim!
Ey benim Sokullu’dan beriye horlanan, aşağılanan, adamdan sayılmayan Türk gardaşım!
Aklını başına al!
Yolun sonuna gelindi, daha ötesi yok!
Evet, daha ötesi yok!
Sadece aşağısı var!
Yâni uçurum!
Bu millete ihanet edenlerin soyları sürmesin, nesilleri helâk olsun.
Allah tez saat ve günde lâyık olduklarına çarptırsın…
Ve tek güvencem:
Halkımızın engin sağduyusu, olağan üstü hal ve zamanlarda kendiliğinden bir araya gelerek yumruk şeklinde olmalarıdır.
Bu geçmişte de böyleydi gelecekte de böyle olacaktır.
Bu ise damarlarındaki asil kanın tezahürüdür..
Kim ne yaparsa yapsın ne yola girerlerse girsinler, sonunda ve son sözü halkımız söyleyecektir… Vesselam
Hoşça kalın, dostça kalın, sağlıklı kalın
Ramazan Yazar
Emekli Teknik Öğretmen
Ramazan YAZAR
Ramazan YAZARramazanyazar@kirsehiranadoluhaber.com

HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT

Yorum Yok
YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.