ZAMAN AKIP GİDİYOR..!
Yaşımız ilerledikçe geçmişle ilgili kurduğumuz bağlar,
bunları anlatma gereksinimi giderek çoğalıyor mu, bilmiyorum.
Dikkat ediyorum, zamandan konuşurken, özellikle belirli
bir yaşın üstünde olanlar, içinde bulunduğumuz anların
dışında, daha çok geçmişten, yaşanmış olaylardan,
geçmiş anlardan ve maziden söz ediyoruz.
Sanıyorum ki onları paylaşarak, geçip gitmiş
zamanı yeniden yaşamaya çalışıyoruz.
Bizi biz yapan geçmişimiz, deneyimlerimiz, yaşadıklarımızdır.
Hele bu anıları paylaştığımız insanlarla bir araya geldik mi, ?
Kimi zaman yaramaz bir çocuk, kimi zaman delifişek delikanlı,
kimi zamanda inatçı bir genç kız olup çıkıyoruz.
O an bulunduğumuz kimlikten sıyrılıyor,
eski kimliklerimize bürünüyoruz.
Okuduğum bir kitapta yazar aynen şöyle diyordu:
“İnsan yaşlandıkça zamanın nasıl geçtiğini anlamaz olur.
Çocuklar,
‘Hâlâ gelemedik mi?’ diye sorar,
yetişkinler:
‘Nasıl bu kadar çabuk geldik?’ diye.”
Kime sorsanız hep aynı cevabı verir.
”Çocuktum, büyüdüm, ana-baba oldum, torun sahibi oldum.
Bir yerden bir yerlere geldim.
Çalıştım, fakat zamanın bu kadar çabuk nasıl
akıp gittiğini hiç anlamadım” diye ifade ederiz.
Gittiğimiz yol, soluduğumuz hava, çevre,
bölüştüğümüz zaman dilimi hep aynı;
Saniyeler, dakikalar, saatler, günler, haftalar, aylar ve yıllar,
her birimiz için aynı sürede doluyor.
Yaşadığımız zamana, her şeye anlamını veren,
onu duyumsayan yalnızca biz oluyoruz!
Aslında zaman,
Kimi için durur, kimi için çok hızlı geçer,
kimi içinse hiç geçmesini istemediği bir süreçtir.
Bu süreç içerisinde her birimizin kendimize
ait bir yaşam şekli vardır.
Yaşamak bir yolculuktur.
Bu yolculuktan keyif almak, karar vermek,
irademizi ortaya koymaktadır.
Zamanı iyi değerlendirmemiz lazım.
Ne geçmişi geri getirebiliriz ne aynı şeyleri yaşayabiliriz.
Önemli olan şimdi de.
An da kalmak.
Bu dünyada ikinci bir hayatımız yok.
Ya zamanı hoyratça kullanıp tüketeceğiz,
ya da keyifli anlarla yaşayacağız.
Karar bize aittir.
Eflatun’un dediği gibi
“aynı suda iki kez yıkanılmaz,
zaman akıp gider”, gidiyor…Vesselam…
Hoşça kalın dostça kalın, sağlıklı kalın…
Ramazan Yazar
Emekli Teknik Öğretmen