SON EVLER VE EMANETÇİLER!..
Eşikten ayak dışarı atılınca toprağa basılan evlere yer evleri denir.
Küçükte olsa bahçesi olan ve güç yettiğince meyve ağaçları olan..,
Etrafında gül ağaçları, sarmaşıklar, çiçekli saksılar olan ev yerden ev.
Burası yerden ev
Burası tüten ev
Burası ilçenin ana caddesinde özenle korunmuş son kalan yer evlerinden.
Burası topraktan, kerpiçten bacası sıvalı en son yer evi.
İçinde son olarak yaşlı bir kadının yaşadığı son topraktan yer ev.
Kaderin de kadının kaderine bağlı olduğunu biliyor musun?
O; dünyasını değiştirirken, toprak ev sende bu dünya da olmayacaksın.
Hem yük olacaksın.
Hem unutulacaksın.
Mirasçıların dönüp bakmayacak içine girip hatıralarını anmayacak.
Biri oturup baca tütsün, kazan kaynasın, hatırların yaşasın demeyecek.
Müteahhitte verip kavga etmeden paylaşacaklar.
Acımasız kazma kepçe vurulup yerle yeksan olacak.
Ruhsuz tatsız tuzsuz katlı beton evler konacak yerin
İçinde ne hayatlar, ne özlemler, umutlar, hayaller, kaygılar, kavgalar.
Yaşadın kim bilir?
Kim bilir sende onlar gibi özledin, yol gözledin,
Kavuştun, ayrıldın, sevdin, sevildin.
İnsan nefesiydi seni yaşatan.
Gün geldi insan yerine kondun.
Anı oldun.
Sıla oldun.
Yer, yurt oldun.
Sıcacık hane oldun.
Şimdi sana neler oldu?
Kim bilir nelere tanık oldun?
Ne sırlar taşıdın?
Ne yaşanmışlıklar yaşadın?
Neler gördün neler!
Kim bilir nelere hayıflandın..
Ne bayramlar seyranlar gördün
Ne acılar gömdün
Sen ne bekleyişler bekledin
Gün gelecek sırlarınla, gizlediklerinle, sakladıklarınla gideceksin.
Belki garip haline bakanlar, ah evinin dili olsa da konuşsa.
Neler neler anlatır diyecekler.
Ama susacaksın.
Onlar sana birer emanet.
Ve sen emanete asla ihanet etmeyeceksin.
Ey ev aslında sen göçmüyorsun.
Seninle aileleri hatıralar, geçmiş, koca bir aile göçüyor.
Koca bir kültür, medeniyet göçüyor.
Yanından geçerken utandım.
Dünden.
Dünden bu güne eser bırakanlardan.
Ama dikkatlice baktım.
Bari zihnimde bir hatıran kalsın diye.
Güllerini yaşatmaya çalışırken ben..
Yan duvara baktım çatlamış bile..
Bir kaç bakımsız ağaç
Zincir vuranken bahçe kapısına ben…
Kavuşturamadım kilittin yakalarını.
Elin tutmadı zincirlenmesine ama çaresiz yine ben..
Yazar sokakta son kalan evler biçare sessizleştiler..
Ve ne yaparsan yap zamana esir düşer her şey..
Asmanın altında balkonda bir bardak çay içerken bizler..
Yanımızdakilerle varmışız mutluymuşuz..
Şimdi ise yalnızlaştıkça insan derin düşüncelerin içinde..
Dedikodusunu özlüyorsun duvarların bile..
Oturayım yâd edeyim dedim.
Oturduğumuz sandalye bile yabancı geldi..
Düşünürdüm korkardım ne olacak diye…
Korktuğum korkularla kaldım baş başa..
Ve ey yaşayan sen insanoğlu!
Dedim kendime seni bilmek, dinlemek, tanımak isterdim.
Kimsin?
Kimin neyi neyin nesisin diye?
Ve anladım ki, kim olduğunun ne önemi var.
Gelim li gidim li dünyada toprağa konuk olurken,
Kim muradına ermiş ki?
Ve sen sizler evleri kime emanet etmektesiniz?
Gör ki neler yaşadın son kalan, son direnen evlerde.
Keşke yaşasan desem.
Güngörmüş, yaşamış, yaşanmışlıklarınla.
Lakin devran dönüyor, bende bir şekilde emaneti teslime yoldayım..
Vesselam..
Hoşça kalın, Dostça kalın, Sağlıklı kalın
Ramazan Yazar
Emekli Teknik Öğretmen
