11 Mart Ramazan ayının ilk günü, 10 Martta bu akşam sahura kalkılacak…
Seçim zamanları birileri için geçim ve yiyim zamanlarıdır..
Seçim büroları açıldığında birilerinin değmeyin keyiflerine…
Seçim bitene kadar çay, içecek ve pasta börek bedava,,
Hele bir de yemek çıkarırlar, o yemek listesine dahilsen tamam..
Şöyle bir seçim atmosferine bakalım hemen görülüyor..
Önceki seçimlerdeki hareketlilik belli gurupların dışında yok..
Vatandaş, “Seçim değil geçim” derdinde bir halk için koltuğun,
makamın kimin elinde olacağı sanki pek umurlarında değil.
Partilerde ekstra heyecan yaratacak bir durum yok yani.
Proje gibi gösterdiklerinin halkta karşılığı yok gibi, bu
Durum sandıklara nasıl yansıyacak ve koltuğu kim kapacak?
Tüm bu sorulara cevap vermek için çok erken, ancak
son bir iki günde şekillenir Kamanlının oyu…
Bizim seçmen her kapısına geleni kıramaz
“Ailecek severek, beğenerek izliyoruz, oyumuz senin” der.
Adayda o kapıdan mutlu mesut ayrılır,
oy çetelesine o aileyi de ekler.
Oysa daha önce gelen, ya da ondan sonra gelecek
aday içinde aynı şeyler söylenmiştir.
“Benim adayım, rengim tercihim belli arkadaş.
Allah işini gücünü rast getirsin” diyen de var elbette.
Ama yekünde az olunca, her aday umutlanıyor,
heyecanlanıyor bu tür kişileri görünce.
Bakın iki seçim önce bir kişiyi aynı gün birkaç saat arayla
iki adayın seçim bürosunda gördüm, görüyoruz..
Her iki adayın konuşmasında da
“Yaşa varol, Allah seni başımızdan eksik etmesin”
diye bir taraflarını yırtıyordu.
Peki bu aday kime oy verdi?
Elbette 31 Mart akşamı kazanana…
Ya da kim kazandıysa,
“Ben zaten sana oy vermiştim”
diyen bir onlarca, yüzlerce kişiden sadece birisi.
“En çok babama güvenmiştim, onu da…..”
diye başlayan sözün devamını hepiniz biliyorsunuz.
İşte ciddi oranda Kaman’da ki seçmen profili bu..
Adaylığa soyunan her aday “Babana bile güvenme”
felsefesini baş tacı etmeli bir defa.
Bir de seçim bürolarının da açılan çay, pasta müptelaları
var ki aslında en heyecanlı olan taraf onlar.
Ancak 11 Mart’ta başlayacak Ramazan ayı
bu sabırsızları oldukça tedirgin ediyor.
“Lan oruçta bürolarda ya çay, piskevit olmazsa.
Olursa da ramazan diye nasıl yiyeceğiz?”
diye kara kara düşünen bir tayfa da yeterince
var memleketimde.
Neyse ki bürolarda bol bol iftarlıklar olur.
Bu da onlara teselli olsun.
Hatta sahurda bile belki karavana çıkar bazı bürolarda.
Allah’tan umut kesilmez, gündüz çay, pasta kapısını kapatan,
akşam namazından sonra “Zabaha kadar buradayız”
Kapısını açar, kurban olduğum.
Sahura kadar limitsiz yeme içme… uyku mu tutar vatandaşı.
“Amann sabahlar olmasın….”
Seçim bürolarındaki ikramlar sandığa yansır mı?
O da ayrı konu ellam..
Önce menüyü bir görelim hele…
Velhasıl;
Sosyal medyada konu ile alakalı değil ama,
güzel bir söz gördüm yazımı onunla bağlayayım;
‘’Savaşta cephelere siyasetçilerin çocuklarını yollayın.
Dünya da bir tane savaş kalmaz…’’
Doğru söze ne denir..
Biz yine de seçime kadar ne yiyeceğiz,
Ramazanı nasıl onu düşünelim..
Bu yazdıklarımda halis niyetli ve gerçekten ihtiyacı olanlar yok
dürüstleri tenzih ederim, sözüm aç gözlü ve hangisinden bir
bardak çay içer veya pasta yiyeyim diyenleredir..
Ve başkan adayları bunları da deneden saymayın
hesapta yanılırsınız. Vesselam..
Hoşça kalın, dostça kalın, sağlıklı kalın…
Ramazan Yazar
Emekli Teknik Öğretmen