Öyle Mahlûklar var ki;
Haset, çekememezlik, kibir, benlik hastalığına yakalamışlardır.
Kıskançlığın, hasedin, nefretin, çıkar ve menfaat ilişkilerinin,
ikiyüzlülük, riyakarlık ve dalkavukluğun kutsandığı, prim yaptığı,
ödüllendirildiği bu münasebetle de tuzun da koktuğu yozlaşmış
ve örümcek beyinliklerin azımsanmayacak çoğunlukta, bir il ve ilçe de…
Yaşıyoruz.
Böyle bir toplumun en temel özelliği…
“Ayakların baş, başların ise ayak olmasıdır.”
Çünkü Tuz Koktuğunda “Ayaklar Baş, Başlar İse Ayak Olur.”
Bir Kur’an ayetinde Mevla’mız (cc), sevgili peygamber(sav)
efendimize şöyle seslenir……
“Şahsî arzu ve ihtiraslarını yani heva ve hevesini kendisine tanrı
haline getiren kimseyi görüyor musun?” (Furkan Suresi Ayet 43) …
Kalplerinde her türlü kötülüğü, kini, nefreti, öfke ve düşmanlığı
büyütüp, besleyen, geliştirip, çoğaltan kişilere sesleniyorum…
Siz, makam, mevki, haset, kin, nefret, çıkar, şan, şöhret,
çekememezlik, siyasi ve ekonomik ikbal, rant üzerinden bakarsınız.
İşte bu yüzden…
Nazım’ın dediği gibi;
Akrep gibisin kardeşim,
korkak bir karanlık içindesin akrep gibi.
Serçe gibisin kardeşim,
serçenin telaşı içindesin.
Midye gibisin kardeşim,
midye gibi kapalı, rahat
ve Akrep gibisin kardeşim…
İnsanlık onuruna erenler ise;
Ahmet Yesevi gibi, Hacı Bektaş Veli gibi, Yunus gibi, Pir Sultan gibi Mevlana gibi,
Şeyh Edebalı gibi, gönül penceresinden gönül gözüyle, hasbi bir gönülle,
Allah Teâlâ’nın (cc) nazarıyla bakarlar.
Sizin bakışlarınızın hedefinde makam, mevki, para, pul, ticari ve
siyasi ikbal kaygısı gibi dünyanın geçici hevesleri vardır.
İşte bu yüzden…
İnsan şeklindeki mahlûkatlarısınız…
Sayılarınız hiç eksilmez,
Dünyanın var oluşuyla varsınız,
Dünya batana kadar da var olacaksınız….
İnsanlık onuruna erenler ise;
Sadece Allah’ın rızasını kazanmak, Ebedi Saadete vesile olmak ve onların
gönül kapısına anahtar olmak için vardırlar.
Bu toplum, bu ülke, bu İl ve ilçe…
Memleketimiz; dürüst, nitelikli, donanımlı, kabiliyetli, becerikli, erdemli,
faziletli, kişilikli, çıkar ve menfaat hesaplarından uzak dünyaya tenezzülsün
bakan insanların yurdudur…
İşte, tuzun da koktuğu toplumların hali durumu bu şekildedir.
Yeteneksiz, liyakatsiz, egosu tavan yapmış çakma insancıkların ve
“Müptezel Ayakların” yeri ise her kademede toplumun başıdır.
Bu nedenle…
Bir çeşit, ezeli ve ebedi ne olduğu bilinmeyen,
Dünyanın en tuhaf mahlûkusunuz.
bu dünyada, bu zulüm üreticilersiniz..
Ülkemizin, bu il ve ilçemizin, bu toplumun dürüst, erdemli, çok iyi eğitim
almış donanımlı, kabiliyetli, çıkar ve menfaat ilişkilerini elinin tersiyle iten, dünyaya
tenezzülsün bakan vizyoner, lider özellikli adam gibi insanlara ödettiği acı bir bedeldir.
Habil ve Kabilden bu tarafa, bu haset, çekememezlik, kıskançlık, kibir vs
şeytanın vasıflarındandır, Allah (cc) bizi bu gibi kimselerden ve şeytanın
şerrinden muhafaza eylesin inşallah…
Neticede, Usta yazar, Yaşar Kemal der ki…
“’O iyi insanlar, o güzel atlara binip gittiler.
O iyi insanları ve onların izinden gidenleri tenzih ederim.
Bunu da belirtmek durumundayım..
Yaşar Kemal devamla;
‘’Demirin tuncuna, insanın piçine kaldık.”
Diyor.
Maalesef…
“Demirin tuncuna, insanın piç” lerine kaldık.”… Vesselam…
Hoşça kalın, dostça kalın, sağlıklı kalın… …
Ramazan Yazar
Emekli Teknik Öğretmen