’İstanbul elbette fethedilecektir.
Onu fetheden kumandan ne güzel kumandandır!
Onu fetheden asker ne güzel askerdir!’’.
Hz. Muhammed (s.a.v)
Osmanlı devleti kurulduğu tarihten itibaren
gönüllerde İstanbul’un fethi vardı..
Yüce peygamberimizin (sav) Fethini müjdelediği
İstanbul’u fethetmek.
Yazıcıoğlu Ali kitabında bu sırrı şöyle ifade etmektedir.
Osman Ertuğrul oğlusun.
Oğuz Karahan Neslisin.
Hakkın kemter bir kulusun.
İstanbul’u aç, Gülizar yap.
Osmanlı’nın en büyük hedefi İstanbul’u fethederek
nizami âlem davasını gerçekleştirmek idi.
Bu nedenle,
Orhangazi oğlu Murat beye şu tavsiyede bulunuyordu.
Ey oğul!
Kostantiniyyeyi Ya fethet et, ya da fethe hazırla.
Osmanlı ‘ya iki kıta üzerinde hükmetmek yetmez.
Zira ‘’İ’LAYI KELİMETULLAH’’ azmi iki kıtaya
sığmayacak kadar büyük bir davadır.
Selçukluların vârisi biz olduğumuz gibi Roma’nın vârisi de biziz.
İşte Osmanlı Devleti’nin teşvik ettiği bu dâhiyane
devlet görüşü altı asır yaşamalarını sağlamıştır.
Ehlibeytten Horasana yansıyıp, oradan füzeler gibi Anadolu ya atılan
yücelerden biri de, Aksaray’da oturan Hamit hazretleriydi (somuncu baba)
Ve mana anahtarını Ankaralı müridi Hacı Bayram hazretlerine vermişti.
Hacı bayram veli Anadolu’nun tam orta noktasında geleceğin
Türkiye Cumhuriyeti’nin merkezi olacak Ankara’ya manevi çadırını kurmuştu.
Bir yandan insanlara gönül ekranında ilahi tecelliyi nasıl bulacaklarını
öğretiyor, bir yandan da İstanbul fethine görevli
Akşamsettin ‘e mana anahtarını hazırlıyordu.
Aslında Hacı Bayram hazretlerinde iki önemli Hikmet gizliydi.
Bunlardan biri İstanbul kalelerinin manevi anahtarı,
diğeri de kendisinden 500 yıl sonra gelecek
Türkiye cumhuriyetine başkent olacak Ankara’nın manevi anahtarı..
(Nurbaki )
Günlerden bir gün Hacı Bayram veli, Murat Hanla buluştu.
Onun yüceliğini hemen fark eden ikinci Murat Han
gönlünde yatan isteğini dile getirmekte acele etti.
Himmet etseniz de şu İstanbul işini bitirsek deyiverdi.
Hacı Bayram hazretleri güldü, o sırada beşiğinde
uyumakta olan küçük Mehmet’i işaret ederek;
-Sultanım dedi.
‘’O iş, şu Beşikte uyuyanla, bizim Köseye nasiptir.” dedi.
Fetih geliyor,
29 Mayıs 1453’te, şehri günlerdir kuşatan
Osmanlı ordusunun, şimdi İstanbul olarak bilinen,
o zamanki adıyla Konstantinopolis şehrini
Sultan II. Mehmed Han’ın komutanlığında fethetmesidir.
Bu fetihten sonra Osmanlı Devleti İmparatorluk olmuş,
henüz 21 yaşında olan Sultan II. Mehmed, fatih unvanını da
alarak Fatih Sultan Mehmed olarak anılmaya başlanmıştır.
Tarihteki en önemli devletlerden olan
Doğu Roma İmparatorluğu böylelikle sona ermiştir.
İstanbul, Asya ile Avrupa kıtaları arasında
yer alan doğal güzellikleriyle ünlü bir kenttir.
Tarihi M.Ö. yedinci yüzyıla kadar uzanır.
Şehir, M.Ö. 657 yılında Megaralılar tarafından kurulmuştur.
Devletin Byzas adlı komutanının adından dolayı şehre,
Byzantion adı verilmişi.
M.Ö. altıncı yüzyılda Perelerin eline geçen Byzantion için,
Atinalılar ve Ispartalılar da savaşmış.
M.Ö. dördüncü yüzyılda İskender tarafından fethedilen şehir
M.Ö. üçüncü yüzyılda Roma İmparatorluğu tarafından alınmış.
M.Ö. 330 yılında İmparatorluğun başkenti olan Byzantion’a,
bu kez de Konstantinapolis adı verilir.
M.Ö. 395 yılında Roma İmparatorluğu ikiye ayrılınca Konstantinapolis,
Doğu Roma İmparatorluğu’nun başkenti olur.
İstanbul binlerce yıllık süreç içerisinde farklı medeniyetlere
ev sahipliği yapmış ve aynı zamanda yönetim merkezlerinden birisi olmuştur.
Her dönem gözde merkezlerden birisi olan sahip olduğu konum itibariyle
Doğu ve Batı’yı birbirine bağlayan bir köprü konumunda bulunan İstanbul,
büyük fetih öncesinde Bizans ve Ortodoks’ların
başkenti – yönetim merkezi konumunda bulunmuştur.
İstanbul’un Fethi ve Önemi
1453 yılında, Padişah II. Mehmet, hocası Akşemsettin’in de
teşvikiyle İstanbul’a yeni bir saldırı düzenlemeye karar verdi.
Önce, Yıldırım Beyazıt tarafından yaptırılan Anadolu Hisarı’nın
karşısına Rumeli Hisarı’nı yaptırdı.
Edirne de döktürdüğü balyemez adı verilen büyük toplarla savaşa hazırlandı.
6 Nisan 1453 günü, Osmanlı ordusu Bizans surları önüne geldi.
Bizans İmparatoru Konstantin, Haliç’i zincirle kapatarak
Osmanlı Ordusu’nun şehre denizden girmesini önledi.
11 Nisan günü kuşatma tamamlandı ve top ateşi başladı.
Yirmi gün süren top ateşinden kesin bir sonuç alınamadı.
Şehrin denizden de kuşatılması gerektiğini düşünen II. Mehmet,
bir gece yetmiş parça gemiyi karadan yürüterek Haliç’e indirdi.
İstanbul’un fethi, hem Türk tarihi için hem de dünya tarihi için önemli bir olaydır.
Türk tarihi için önemi İstanbul’un fethiyle, Osmanlıların, Balkanlardaki
ilerlemelerine engel olacak hiçbir gücün kalmamasıdır.
İstanbul’un fethinin devam eden süreç içerisinde gelişen pek çok olayı
ve alanı etkilediği bilinen bir gerçektir.
Örneğin İstanbul’un fethi ile bir çağ kapanırken yeni bir çağ başlamış,
yüzlerce yıldır süren bir medeniyet tarihin tozlu sayfalarına gömülmüştür.
Aynı zamanda siyasi olduğu kadar dini boyutu da olan bu merkez,
doğuyu etkisi altında alan baskının sonlanmasını sağlamıştır.
İstanbul, 29 Mayıs 1453 tarihinden 23 Nisan 1920 tarihine kadar
Osmanlı Devleti’nin başkenti olmuştur.
İstanbul’un fethi ile 1058 yıllık Bizans İmparatorluğu sona erdi, Orta Çağ
kapandı ve Yeni Çağ başladı.
İstanbul, Osmanlı Devleti’nin yeni başkenti oldu.
İstanbul’un fethi yalnızca bir şehrin değil, ecdadın fetihler çağının dönüm noktasıdır.
İstanbul’un Fethi’nin 571. Yıldönümünde, Peygamber (sav) efendimizin
övgüsüne mazhar olarak İstanbul’u miras bırakan Fatih Sultan Mehmed Han
ve ordusundaki kahramanları rahmet ve minnetle anıyoruz. Vesselam..
Hoşça kalın dostça kalın, sağlıklı kalın…
Ramazan Yazar
Emekli Teknik Öğretmen