GENLERİMİZLE OYNADILAR OYNUYORLAR!..
Gençliğimiz nereye gidiyor.
Deist ve ateist yetişen gençler..
Çoğunluğu artık bu ülkede de durmak istemiyor.
İmkânları olsa tutamazsınız da.
Ülkemiz bu durumlara niye geldi.
Bu durumların her kesimin bilmesine rağmen neden bu
gidişatın önüne geçilmek için bir çaba gösterilmiyor!
Ülkemizin var olması için binlerce şehit vermedik mi?
Neden?
Bu vatan evlatlarını sevmiyor mu?
Ne oldu da ülkelerinden soğudular?
Yoksa bilinçli olarak mı soğutuldular?
Nasıl bir gençlik yetişiyor?
Bilinçli olarak mı gençlerimiz bu hale getirildi?
Neden mi böyle düşünüyorum, çünkü aklım almıyor.
Vatanı için ölen geçler…
Vatanından gitmek isteyen gençler…
Neden?
Bu soruyu herkes sormalı kendine.
Çünkü herkesin payı var herkesin.
Biz yetiştirdik bu çocukları sen ben o biz.
Eğitimi suçlamak mı?
Evet.
Çünkü öğretmene saygıyı yitirdiler.
Saygısız yetişmeye başladılar
Gerekli eğitimi almaları için önce saygıyı
sevgiyi öğrenmeleri gerekiyordu.
Veliler çocuklarını öğretmene karşı pervasızca
anlamsızca savunmaya başladılar baba, anne;
‘öğretmen bana bağırdı.’
Sen benim çocuğuma nasıl bağırırsın?
Ben onun saçının teline zarar gelirse…
Anneler, babalar öğretmene saygısızlık yaptıkça,
Öğrencilerde saygı göstermeyi bıraktı.
Bir şey öğrenecek değiller ya anne babanın saygı
göstermediği öğretmeninden.
Bir zamanlar eti senin, kemiği benimdi çocuklar.
Şimdi ise yüksek sesle bir şey söylese öğretmen
öğrencisine, o dakika anne baba öğretmenin
karşısına dikiliyor.
Oysaki öğretmendi o.
Yetiştiren, öğreten…
Yanlış bir şey yapar mıydı evladına.
Ayrışma buradan başladı.
Senin çocuğun, benim çocuğum.
Oysaki o çocuk hepimizin çocuğuydu.
Biz her sabah vatan millet sevgimizi hatırlayan
haykıran çocuklardık.
Biz, her sabah ama!
Andımızı okurduk tüm okul hep bir ağızdan.
Küçüklerimizi korumayı.
Büyüklerimizi sevmeyi.
Hedef belirlemeyi.
Yükselmeyi.
İleriye gitmeyi ve varlığımızı.
Türk varlığına armağan etmeyi öğrenirdik!
Pazartesi İstiklal Marşımızı okumadan Müdürler
şöyle okkalı bir konuşma yapmadan okula
girmeyen çocuklardık biz….
Cuma günü yine aynı şekilde istiklal marşımızla
kapatırdık okulu, bayrağımızı göndere çekerdik…
kabarırdı göğüslerimiz, dim dik dururduk,
Hazır ola geçerdik ellerimiz yanda…
Hiç kıpırdamadan tüylerimiz diken diken olmaz mıydı?
Bizi duyan herkes in, yoldan geçenlerde hiç
kıpırdamadan beklemezler miydi bizimle beraber
söylemezler miydi marşımızı?
Bu bakımdan bizler vatanımızı asla terk etmeyi
düşünmeyen nesillerdik
Bebek katilinin meclis çağrısına şahitlik yapıyoruz.
Vatandaşın alım gücünün bitmesine şahitlik yapıyoruz.
İş dünyasının konkordato, iflaslarına şahitlik yapıyoruz.
Para ile satılan üniversite diplomalarını şahitlik yapıyoruz.
Bebeklerin ‘’TÜRK’’ olduğu için hastanelerde
öldürülmesine şahitlik olduk medya aracılığıyla…
Tarımın yok edilmesine şahitlik yapıyoruz.
Emeklinin kan ağlamasına şahitlik yapıyoruz.
Kamuya ait üretim tesislerinin, stratejik kurumların
satılmasına ve kapatılmasına şahitlik yapıyoruz.
Onlarca şehit verdiğimiz Suriye topraklarına vize ile girilmesine
Şahit olduk…
Andımızın okullardan sökülüp atılarak yok edilmesine şahit olduk…
Anadolu toprağının FETÖ uzantılarına peşkeş çekildiğine şahit olduk..
Bireysel hak ve özgürlüklerin, adaletin sona ermesine şahit olduk..
103 yıl geriye gidelim…
30 Ağustos 1922’de, Büyük Taarruz ’un son safhası olan
Başkomutanlık Meydan Muharebesi kazanıldı.
Mustafa Kemal Atatürk’ün başkomutanlığında yapılan bu savaş,
Türk ordusunun Yunan işgal kuvvetlerine karşı kesin zaferini sağladı.
26 Ağustos’ta başlayan Büyük Taarruz, 30 Ağustos’ta
Dumlupınar’da zaferle sonuçlandı.
Bu zafer, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesindeki dönüm noktası oldu.
102 yıl öncesine gidelim…
İzmir İktisat Kongresi toplandı (17 Şubat 1923) Ekonomi politikalarının
temeli atıldı.
Türkiye İş Bankası kuruldu (26 Ağustos 1924 hazırlıkları 1923’te başladı).
101 yıl önceye gidelim…
Anadolu demiryollarının millileştirilmesine başlandı.
100 yıl öncesine gidelim…
Şeker fabrikaları kurulmaya başlandı:
Uşak Şeker Fabrikası (1925’te temeli atıldı, 1926’da açıldı).
Kayseri Uçak Fabrikası için çalışmalar başlatıldı.
99 yıl öncesine gidelim…
Alpullu Şeker Fabrikası açıldı.
Medeni Kanun kabul edildi (ekonomi ve toplumda modernleşme).
Türk Hava Kurumu (THK) kuruldu.
98 yıl öncesine gidelim…
Kayseri Tayyare (Uçak) Fabrikası açıldı.
Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD) kuruldu.
97 yıl öncesine gidelim…
Ankara Etnografya Müzesi açıldı.
Harf Devrimi yapıldı, Eğitim ve basımda yeni dönem.
96 yıl öncesine gidelim…
Merkez Bankası kuruldu.
İstanbul’da Beykoz Cam Fabrikası açıldı.
95 yıl öncesine gidelim…
Sümerbank kuruldu (Türkiye’nin sanayi hamlesinin lokomotifi oldu).
Eskişehir’de ilk demiryolu fabrikası kuruldu.
94 yıl öncesine gidelim…
Maden Tetkik ve Arama (MTA) kuruldu.
Etibank kuruldu, Maden işletmeleri devlet eliyle işletilmeye başlandı.
93 yıl öncesine gidelim…
Sümerbank’a bağlı dokuma fabrikaları açıldı.
Türkiye’nin ilk kâğıt fabrikası İzmit SEKA Kâğıt Fabrikası açıldı.
92 yıl öncesine gidelim…
Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası açıldı. (Atatürk bizzat açılışa katıldı).
Karabük Demir Çelik Fabrikaları’nın temeli atıldı
(Türkiye’nin ağır sanayide ilk büyük adımı).
91 yıl öncesine gidelim…
Divriği Demir Madeni işletmeye açıldı.
Mersin ve İzmir limanlarının modernleştirilmesi tamamlandı.
Kısaca Atatürk döneminde;
40’tan fazla fabrika ve sanayi tesisi kuruldu.
Demiryolu ağı 4000 km’den fazla genişletildi.
(İş Bankası, Merkez Bankası, Etibank, Sümerbank, Halk Bankası) kuruldu.
Şeker, dokuma, kâğıt, cam, uçak, demir-çelik gibi temel sanayiler başlatıldı.
Eğitim, kültür ve hukuk alanında da modern kurumlar hayata geçirildi.
100 yıl ileri gideceğimize, 103 yıl geriye bile gidemedik…
Velhasıl; bazıları bizden önce ne vardı diye soruyorlar da?
O geniş zamanın konusu bunlar ufacık hatırlatma!
Ve; Türkiye yüzyılı koydular adını tv ve basında lanse ettiler, ediyorlar.…
Bakın Türkiye Yüzyılında neler oldu neler?
Başa sarmayacağım, Bahçeli’nin çağrısı ve sonraki gelişmeleri yazmıştım.
Şimdi ise, Öcalan bazı medya ve partilerin demeç ve açıklamalarından
rahatsızlık duyduğunu ve bunun iktidar elliye engellenmesini istediği
DEM li milletvekilinin iktidara iletmesiyle haberdar olunuyor!..
Bizden önce bir şey yoktu diyenler, Modern Türkiye’nin inşa sürecinin
anlaşılabilmesi için öncelikle Osmanlı Devleti’nin yükseliş ve çöküş
sürecindeki bir takım değişimlerin ortaya konulması gerekmektedir.
Atatürk ilkeleri Türk milletinin birlik ve beraberliğini sağlayan
en önemli unsurlardan biridir.
Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Laiklik, Devletçilik ve İnkılâpçılık
olarak nitelendirilen bu kavramların hepsi Türk milletinin çimentosu ve harcıdır.
Bunların her biri Türk milletinin dünyada saygın toplumlar
arasında yer almasına katkıda bulunmuştur.
Atatürk ilkeleri sayesinde Türk milleti çağdaş bir toplum olmuştur.
Bu ilkeler doğrultusunda yeni bir devlet kurulmuştur.
Türkiye Cumhuriyeti adıyla kurulan bu devlet çağdaş, demokratik,
laik ve sosyal bir hukuk devletidir.
Türkiye’de millet kendi kendini yönetmektedir.
Irkçılık yoktur. Türk milleti sınıfsızdır.
Dini inançlardan dolayı insanlar arasında ayrım yapılmaz.
Devlet ekonomik faaliyetlere katılır ve özel sektörü de korur.
Türk milleti yeniliklere açıktır.
Bu ülkenin sınırları içinde yaşayan bütün insanlar hür ve eşittir.
Bunları Atatürk ilkeleri sağlamıştı… Vesselam…
Hoşça kalın, dostça kalın, sağlıklı kalın…
Ramazan Yazar
Emekli Teknik Öğretmen
