‘’Her kim ki Türk’e ve Atatürk’e düşmandır,
biliniz ki onlar Malazgirt’te İstanbul’un fethinde,
Çanakkale’de, İstiklal harbinde mağlup
ettiklerimizin Anadolu’da kalmış tohumlarıdır.’’
‘’Allah bir, Vatan bir, Bayrak bir, Kitap bir, Millet bir…
Böldürtmeyeceğiz’’.
‘’Millî kalkınmamızı gerçekleştirmek, her Türk ferdini hür
yapabilmek için Türk Milletini yeniden kurmak zorundayız.
Vatandaşlarımız arasında parti, mezhep, ırk ve bölge
farkı gözetmeksizin karşılıklı sevgi ve saygıya
dayanan bağlar dokuyacağız.’’
Alparslan Türkeş,,
“Türk değilim” diyene karşı sakın ısrar etmeyin.
Allah’ın bahşettiği şerefi istemeyen şerefsize
biz zorla şeref verecek değiliz”
Ebulfez Elçibey
Geçmişe baktığımızda ve zamanımızda ülkeyi yöneten
birileri, ekonomi bilirim der ekonomiden anlamaz, tarih bilirim der,
tarih bilincinden de yoksun olduğu söz ve hitabetlerinde görülür…..
Öyleyse…
İyi dinleyin şu kısacık yazdıklarımı….
Sanmayın ki…
Muhalefet meclisteki bazı avenelerden ibaret…
Bundan yaklaşık yüz kusur yıl gibi,
bir saray müdavimi de aynı şekilde hareket etmiş..
Nihayetinde, efendilerinin zırhlısına son anda
kapağı atarak canını kurtarabilmişti…
Bu ülke…
Karanlıkları dele dele ışığı takip ede ede geldi bu günlere…
Milyonlarca yiğidini toprağa vermiş ve..
Onun için bayrağının rengi kırmızı olmuştur…
Onun için al rengi çok sever milletimiz…
Şunu hemen diyelim ki, Türk’e ve Atatürk’e düşmansınız,,
Bakın efendiler…
Rahmetli Alpaslan Türkeş size söylenecek sözleri çok güzel özetlemiş..
Ebulfez Elçibey de pekiştirmiş..
Eğer bizi deniyorsanız,
Direniş bizim adımız…
Yedi düvele karşı kanımız ile yazdık koca bir tarihi…
Hani fesli meymenetsiz bir lavuk ve çevresi özel tanınan
imkânlarla zehirini saçıp gitti ve onun aşkarsızları senin
yolundan içlerindeki zehirleri kusmaya çalışıyorlar…
Ama…
Gerçekleri öğrenin…
Öğrenmenin yaşı yoktur derler…
Öğrenin ki…
Zulümle zalimlikle hiç bir tiranın ve temsilcilerinin
abad olmadığını, olamayacağını görün…
Göreceksiniz de…
Parklardaki kuşyemi satıcılarına…
Köprü üzerinde balık tutan oltacıya…
Ekmek parası için yağmur kar demeden simit satıcına…
Çöplerden kâğıt ve hurda toplayıcılarına…
Otomobillerin camını silip, mendil satanlara…
Kahvelerde hasbihal eden insanlara…..
Esnafına, manavına, kasabına…
Memuruna, işçisine, işsizine…
Görün herkesi…
Göründe bir de, kulak verin hele…
Neler diyorlar…
Sırça köşkleriniz, saraylarınız sağır eder insanı…
Kör eder, görmez kılar gerçekleri…
Yol yakınken…
Vaz geçin bu sevdalardan…
Öyle boş yere sığınmayın kendi çıkarlarınıza ise
kullandığınız kanunlara…
Vaz geçin, kimseyi yormayın boş yere…
Ne işinize gelince kullandığınız yasalarınız…
Ne sansürleriniz…
Bizleri korkutur, susturur…
Her kötünün kaçınılmaz bir sonu olduğu aşikâr…
Ha bugün ha yarın..
Siz siz olun fazla zorlamayın…
Zorlamayın bu milleti..
Zorlamayın bu halkı!…
Sakın ola ki. dokunmayın ve de dokunmaya ve ayarlarıyla oynamaya
çalışmayın, Türklerimize, Türklüğümüze ve Türkiye’me.. Vesselam…
Hoşça kalın dostça kalın, sağlıklı kalın…
Ramazan Yazar
Emekli Teknik Öğretmen
