Sosyal medya berber koltuğu gibi..
saçınız anında önünüze düşüyor..
rengini görüyorsunuz..
Geçmişte ne yapmışsınız, ne düşünmüşsünüz,
hepsi önünüze çıkıyor..
bir bakıma da iyi oluyor.. kendi kendinizi çek ediyorsunuz..
Zira takip ediyorum, kartvizitinde gazeteci – tv yazarı bir sürü
kelime ve konuşma özürlü, dün yazıp konuştuğunu
bugün inkâr ediyor..
Ve sorulduğunda da, değiştim, diyor.. nasıl değişimse bu..
Allah’a şükür emekli olup makale yazmaya başladığımdan
beri biz hiç öyle olmadım, değişmedim, nabza göre şerbet
vermedim, kimselere de yağdanlık olmadım, olmaya da niyetim yok..
Allah bizi bu aziz millete hizmetten ve doğru bildiklerimizi
lisan-ı münasiple, kırmadan, dökmeden, ifade etmekten ayırmasın..
7 haziran seçimlerinden sonra, yani henüz 1 kasım erken
seçimleri belirlenmeden 2015 temmuzunun bu günlerinde
Mesleki eğitim merkezinde arkadaşlarla Ülke gündemi ve
gelecekle ilgili istişare yapıp görüş alışverişinde bulunurduk.
Ha unutmadan şunu da yazayım, eski kalite var mı bilmem,
bizim dönemlerde bakanlıklar bize verilseydi
(biz derken o dönem öğretmenler) ülke müthiş bir atılım içerisinde olurdu…
Gelelim konumuza o günlerde nelere değinmişiz hafızamda
neler kalmış bakalım ve ne diyeceğim…
o günlerde nelerin tespitini yazmışım?..
Tespitlerimde ne kadar isabet sağlamışız?..
başlığımız;
Erken seçim kaçınılmaz..
Doğu-güneydoğu Anadolu, sınır ötesi, Yurdumuz ve polis ve askerlerimizin
bulunduğu hemen hemen her yerde maalesef şehitlerimiz oluyor ve devam ediyor…
Terör hiçbir şekilde hız kesmiyor.
Gerçi Silahlı Kuvvetlerimiz, bölücü örgüte darbe üzerine darbe vuruyor ama bizdeki
yer altı ve ve üstü zenginlikler olduğu sürece olaylar körüklenerek devam edecektir.
İsrail başta olmak üzere ABD, AB ve diğer devletlerin Ülkemiz ve Ortadoğu’yu
paylaşım saldırılarıdır.
Ve kâbus bitmedi bitmeyecek, nedeni belli..
Bir başka ifadeyle; kısmı olarak susan namlular yine kudurdu..
Peki çözüm süreci?..
Hangi süreç?..
Var mıydı ki?..
Ya da hiç oldu mu?..
Çözüm süreci denen mesele adeta bir satranç oyunu..
Evet, adeta bu aziz memleket satranç tahtasına döndü..
Satrancın özelliği gereği oyun 8×8’lik kare alan üzerinde
değil de 770.000 km2 de oynanıyor sanki..
Terör örgütü PKK ve onların TBMM’ndeki sempatizanları
olan HDP, hamle üstüne hamle yapıyor..
İktidar partisi, doğu ve güneydoğuda yaşayan insanlara
devamlı zeytin dalı uzatsa da, depremle yerle bir olmuş Van’ı
yeniden imar etse de, Hakkâri’yi sıfır km havaalanıyla tanıştırsa da,
diğer şehirlere yollar hastaneler, köprüler vs yapsa da,
maalesef yaranamıyor..
Bölge insanları ama isteyerek ama korkutularak tercihlerini
açık ara HDP’den yana kullandılar..
Eğer gerçekten bu bir satranç oyunuysa oyunun cibilliyeti gereği
HDP’nin amacı karşı tarafın şahını mat etmek!..
Devamlı teyakkuz..
Devamlı milletin sinir uçlarına dokunmak..
Böyle bir mücadele yöntemine sığınmış HDP ve ona inanmış..
Geçmişte, Suruç’ta canlı bombanın kendisini patlatmasıyla ortaya
çıkan katliamın müsebbipleri kimler?..
Hemen söyleyeyim; Sivas Katliamının failleri, Baş bağlar
cinayetlerinin katilleri, Uğur Mumcu’nun, Tarık Dursun’un,
Çetin Emeç’in, Kemal Türkler’in, Bahriye Üçok’un, Susurluk
kazasının plânlayıcıları, yapımcıları, kimlerse, işte onlar..
Bu memlekette maalesef ölen öldüğüyle kalıyor..
Gerçi Mecliste HDP ve terör örgütünün siyasi kanadı kırılıyor ama bu yöre
halkında be gibi sonuç verecek önemli olan o…
HDP gider bilmem … gelir sonuç değişmez önemli olan kökü, kökü kuruyor mu?
Son günlerin moda tabiriyle üst akıl denilen özel dizayn merkezi,
kararları alıyor ve o ülkelerdeki işbirlikçilerini de
yanına katarak istediği herzeyi karıştırıyor..
Ancak Türkiye insanının özel durumu son zamanlarda üst
akılın planlarını iyi işletmiyor..
Ülkemizde de yıllar yılı iç taşeronlar vasıtasıyla istediği
zaman darbe yapmış, istediği zaman ülkenin ekonomik ayarını bozmuş,
istediği zaman kardeş kardeşi vurdurmayı becermiş olan üst akıl,
bu defa aziz milletimizin bu işlerin farkına
varması sebebiyle teklemeye başladı..
Neyse; 7 Haziran sonrası sandıktan çıkan tablonun ortaya koyduğu
belirsizlik şu anda da kritikliğini koruyor..
Hâli hazırda yapılan ve bir müddet daha denenecek olan
koalisyon çalışmalarından bir neticenin çıkmayacağı aşikâr..
O zaman erken seçim kaçınılmaz oluyor..
Bir kere daha milletin hakemliğine başvurulacak..
AK Parti’nin elinde tek başına iktidar için bir şansı gözükmüyor,
ancak Cumhur İttifakı ile sonuca gidebilecekler….
Şu anki belirsizlikten hayli bunalan ve sıkılan ancak 7 Haziran’da
AK Parti’ye oy vermeyerek kulak çeken insanlardan bahsediyorum..
Bunların bir kısmı liderlerin etrafına yamanan çapsız kişilere kızdı,
bazıları ekonomik anlamda geriledi, bazıları aday listelerine giremedi,
bazıları çoluk çocuğunu işe sokamadı, vs..
Tabii bu tablodan AK Parti’de nasibini aldı ve oyunu çok
aşırı düşürmese de iktidarı kaybetti..
Bana göre şu anki %41 lik oran kemik oy..
Belirsizlikten bunalan gayrı memnunların getireceği 3-4 puan
AK Parti’yi yeniden tek başına iktidara taşır..
Tabii AK Parti yöneticilerinin de uyumaması ve özellikle listelerde
itibarlı ve defosuz kişilere yönelmesi gerekir..
Ayrıca Anadolu şehirlerinde tanınmış ve özellikle orada
yaşayan kişilerle yola çıkılmalıdır..
Müsteşarı, daire başkanını, genel müdürü adeta paraşütle indirir gibi listelere
koyup o şehrin ter dökmüş çile çekmiş siyaset emekçileri küstürülmemelidir..
Netice-i kelâm;
Türkiye’de şu anki puslu görüntüyü, kirli havayı, erken seçim dağıtır..
Evet dostlarım,
4 ve 9 Ağustos 2020 günlü makalelerimde de konulardan bahsetmiştim,
merakı olan ilgili tarihli makalelerimi ve gerekçeleriyle birlikte okuyabilirler..
Türkiye erken seçime hazır olmalı.. diyorum…
Ve inanıyorum ki milletimiz her şeyin doğrusunu ölçüp biçip karar verecektir..
Benim penceremden mesele böyle görünüyor.. araştırma-derleme- Vesselâm..
Hoşça kalın dostça kalın, sağlıklı kalın…
Ramazan Yazar
Emekli Teknik Öğretmen