Atatürk ve ulusal eğitim.. « Kırşehir Anadolu Haber

Atatürk ve ulusal eğitim..

Bu haber 03 Şubat 2025 - 14:04 'de eklendi ve 738 views kez görüntülendi.
03 Şubat Pazartesi günü milyonlarca öğrenci ve öğretmen ders başı yapacaklar..
MEB’in çalışma takvimine göre, ikinci dönem ara tatili 31 Mart 2025 Pazartesi başlayacak ve 4 Nisan 2025 Cuma günü sona erecek.
Bu tatil, hafta sonlarıyla birlikte toplam 9 gün sürecek ve öğrenciler 7 Nisan 2025 Pazartesi günü yeniden ders başı yapacaklar.
Eğitim Şart!
Bilmek yetmez, bir şeyler öğrenmek yetmez.
Öğrendiklerini hayatına uygulamak gerekir.
Bildiklerini, içinde yaşadığın toplumla paylaşmak gerek.
Bunun için eğitim şart!
Yürek eğitilmeli, dil eğitilmeli, gönül eğitilmeli.
Bunun için eğitim şart!
Kimi insan cesaretlidir kimisi ise cesaretli değildir.
Cesaretli olmak istemezler bazı şeyleri yapmak için.
Esaretin bir bedeli vardır, belki de esaret susmaktır.
Kimi yerde gökyüzünün mavi olması, güneşin doğduğu yerde
batmasında bile esaretin susmak olduğu anlamına gelebilir.
Bazen bunlar sevinir ya da bunlara sevinilebilir, bazen de hüzünlenilir.
Kokusu da, tadı da güzel olur susmanın, ne de olsa susmak farklıdır.
Susmayan da daha farklıdır.
Susmak içinde, çığlık atmak içinde, sırların içinde, paylaşmak içinde eğitim şart!
Gelin şimdi Atatürk’ün Ulusal Eğitimle ilgili düşüncelerine yer verelim;
“En önemli ve verimli görevlerimiz, eğitim ve öğretim işleridir.
Eğitim ve öğretim işlerinde kesinlikle başarı sağlamak gerekir.
Bir milletin gerçek kurtuluşu ancak bu yolla olur.” (1922) Atatürk
1. **Atatürk’ün Milli Eğitim Programındaki Amacı
Atatürk’ün “Ulusal Eğitim Programı’ndaki amacının “Milli dehâmızı tam geliştirmek”
esasına dayandığını Zeki Sarıhan “1921 Maarif Programı” adlı eserinde yazmaktadır.
Bunun iklim ve ortamının ise kültür; kültürün de bu zeminle uyumlu olduğunu söyleyen Atatürk, “o zemin milletin karakteridir” demiştir.
Okul, eğitim ve ilim sözcüklerini de eşanlamlı kullanan Mustafa Kemal Atatürk, daha Kurtuluş Savaşı sürerken tuttuğu özel notlarında eğitim konusuna şöyle yer vermiştir:
“İlim ve maarif lâzımdır…
İlim ve maarifin merkezi faaliyeti okuldur…
Milleti yetiştirmek için okullar, üniversiteler (darülfünun) kurmak için de aynı yolu izleyeceğiz.
Milletin siyasal ve sosyal yaşamında, düşünsel eğitiminde her türlü dış etkilere dayanabilmesi için müspet ilmi ve fen bilimlerini kılavuz edineceğiz.”
“…Okul sayesinde ve ilim ve fen sayesinde Türk milleti, Türk sanatı, Türk edebiyatı bütün güzelliğiyle kendini gösterecektir.
Türk tarihinin ahlaki bir şekilde eğitimi okulda olacaktır.
Bu da bütün zihinlerde Türklüğe samimiyeti arttıracaktır.” Atatürk
Her işi aklıselimiyle plan-program ve projelendirerek yürüten Atatürk, aynı not defterine “Maarif Programı” başlığı altında da şunları yazmıştı:
“Bu işlerde en muvafık program milletimizin haliyle sosyal ihtiyacı ile yüzyılın çağdaş gerekleriyle tamamen uyum içinde olandır.
Bizim izleyeceğimiz maarif siyasetinin temeli önce mevcut cehaleti giderme olmakla beraber, bir taraftan da memleket evlâdını sosyal ve ekonomik toplumsal ortak yaşamda fiilen etkili ve verimli olabilmesini sağlayacak uygulamalı usuller takibi sayesinde mümkündür.
Erkek ve kız çocuklarımızı aynı tahsil derecelerinden geçirerek sosyal yaşamımıza ruh ve yaşamsal yeteneklerini geliştirerek vermek zorunlu ihtiyacındayız.
Milletimizin dehâsını geliştirmek ve lâyık olduğu manevi yüceliğe yükselmesini sağlamak için yüksek meslekler erbabını yetiştirmek… lâzımdır.”
“Çocuklarımıza ve gençlerimize görmekte olduğu eğitim ve öğretimin her ne olursa olsun her şeyden önce, Türkiye’nin istiklâline, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne ve Hükümeti’ne
düşman olan bütün unsurlarla mücadele etmek lüzumu öğretilmelidir.” Atatürk
Atatürk, Kurtuluş Savaşı yıllarında zaman zaman okul ziyaretleri yaparak Anadolu’daki eğitim durumunu anlamak istemiştir.
Görünen ve bilinen odur ki Mustafa Kemal Atatürk, daha Kurtuluş Savaşı bitmeden, Cumhuriyet ilân edilmeden önce hafızasının bir köşesinde eğitim sorunlarına çözümler üretmiştir.
İlk fırsatta da bu çözümleri uygulamaya başlamıştır.
Bu doğrultuda 6 Mayıs 1920’de TBMM’de “Maarif Vekilliği” kurulmuştur.
2. **Atatürk, Kurtuluş Savaşı sürerken Ankara’da ilk eğitim kurultayını gerçekleştiriyor.
“Eğitim ve öğretim, millet olmanın, bayındır bir vatan kurmanın temel şartıdır.
Dünyanın, olacağına akıl erdiremediği büyük ve milli bir mücadeleyi başarmış olan Türkiye, olmaz gibi görünen bu önemli ve çok büyük savaşı da başarıyla sonuçlandıracaktır.
Bunda hiç kimsenin kuşkusu olmasın.” (1922) Atatürk
Sakarya Savaşı öncesinde 16-21 Temmuz 1921 tarihleri arasında Ankara’da bir “Maarif Kongresi” düzenlenmiştir.
Bu kongre, Türkiye’de düzenlenen ilk eğitim kurultayıdır.
Atatürk, kongrenin açılış konuşmasında şunları söylemiştir:
“Sayın bayanlar, baylar…
Bizi yaşatmak istemeyenlere karşı yaşamak hakkımızı savunmak amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi burada, Ankara’da toplandı.
Bugün o Ankara, milli Türkiye’nin milli eğitimini kuracak olan Türkiye Bayan ve Bay Öğretmenler Kongresi’nin toplantısına da sahne olmaya kavuşmakla övünmektedir.
Yüzyıllarca süren derin bir idari ihmalin devlet yapısında açtığı yaraları sarmak için sarf edilecek çabaların en büyüğünü hiç şüphesiz irfan yolunda esirgemeden göstermemiz gerekir…
Ancak geniş ve yeterli koşullara ve araçlara sahip oluncaya kadar geçecek mücadele günlerinde de büyük bir dikkat ve özenle çizilmiş, bir ‘ulusal eğitim programı’ yapmaya ve bugünkü eğitim
örgütümüzü bugünden verimli bir çalışmaya yöneltecek esasları hazırlamaya çalışmalıyız…
Bir ulusal eğitim programından söz ederken, eski devrin hurafelerinden ve doğuştan sahip olduğumuz özelliklerle hiç ilgisi olmayan yabancı düşüncelerden, Doğu’dan ve Batı’dan gelebilen
bütün etkilerden bütünüyle uzak, ulusal ve tarihsel karakterimize uygun bir kültür kastediyorum.
Çünkü milli de-hamızın tam gelişmesi ancak böyle bir kültür ile sağlanabilir.
Gelişigüzel bir yabancı kültürü, şimdiye kadar izlenen yabancı kültürlerin yıkıcı sonuçlarını tekrar ettirebilir.
Kültür zemine uyumludur.
O zemin milletin karakteridir…” Atatürk
Atatürk’ün 1921 Maarif Kongresi’nden (kongreye kadın öğretmenler de katıldığı için) “Türkiye Bayan ve Bay Öğretmenler Kongresi” diye söz etmesi dikkat çekicidir.
Bu durum Atatürk’ün kadın-erkek eşitliğine verdiği önemle birlikte gelecekte karma eğitime geçileceğinin de ilk işaretidir.
Ancak bu ileri açılım tepki çekmiştir.
Kongreye kadın öğretmenlerin de katılması, kongrede çağdaş-ulusal eğitimden söz edilmesi gibi nedenlerden dolayı Meclis’in muhafazakâr milletvekilleri kongreyi düzenleyen Maarif Bakanı
Hamdullah Suphi Bey hakkında gensoru önergesi vermiş, bakan güvenoyu almışsa da aldığı oyu yeterli görmeyerek bakanlıktan ayrılmıştır.
Atatürk’ün 1921 Maarif Kongresi’nin açılışında söz ettiği
“Doğu’dan ve Batı’dan gelebilen bütün etkilerden bütünüyle uzak, ulusal ve tarihsel karakterimize uygun” bir “ulusal eğitim programı”nın ilk hazırlıkları 1921 Maarif Kongresi’nde yapılmıştır.
Kongrenin aldığı halk mektepleri, meslek okulları açılması, köy öğretmeni yetiştirilmesi, ilkokul programlarının düzenlenmesi ve hayatı kolaylaştıran pratik eğitim verilmesi gibi
kararlar cumhuriyetin ilanından sonra uygulanmıştır.
3. **Atatürk’e Göre Cehalete Karşı Savaşta Öğretmenlerden Oluşan
“Eğitim ve Kültür Ordusu” Zaferi Sağlayacaktır
O günlerde Hākimiyet-i Milliye gazetesinde Maarif Kongresi’nden söz edilen “İki Cephe” adlı bir başmakalede “öğretmenler ordusu” ifadesinin kullanılması dikkat çekicidir:
* “Cephelerde kurtuluş ve istiklâl ordusu Yunanla mücadele ederken,
* Ankara’da muallimler (öğretmenler) ordusu cehalete karşı müdafaa programını hazırlamaktadır.
Harp ve maarif cephelerinin ikisinde de faaliyet var;
– Milli ordu düşmanı,
– Muallim ordusu cehalet ve karanlığı kovacak.
İki himmetin aynı zamanda tecellisi yüce bir tesadüftür…” Atatürk
Bu “öğretmenler ordusu” kavramına Atatürk, “eğitim ordusu” ve “kültür ordusu” kavramlarını da ekleyecektir.
Atatürk İzmir’in kurtuluşundan 1,5 ay sonra, 27 Ekim 1922’de Bursa’da, İstanbul’dan gelen kadın-erkek 517 öğretmene şöyle seslenmiştir:
“İstanbul’dan geliyorsunuz.
Hoş geldiniz. İstanbul’daki aydınlık ocaklarının yüce temsilcileri olan yüce topluluğunuz karşısında duyduğum kıvanç sonsuzdur.
Şu anda en içten duygularımı izninizle söyleyeyim.
İsterim ki çocuk olayım, genç olayım.
Sizin aydınlık sınıflarınızda bulunayım.
Sizin ellerinizde gelişeyim.
Beni siz yetiştiresiniz…
Ne yazık ki elde edilemeyecek bir istekte bulunuyorum.
Bunun yerine sizden başka bir dilekte bulunacağım:
Bugünün çocuklarını yetiştiriniz.
Onları yurda, ulusa yararlı insanlar yapınız.
Bunu sizden diliyor ve istiyorum.
Artık önderimiz bilim ve teknik olacaktır…
Hanımefendiler, efendiler!
Ordularımızın kazandığı zafer, sizin ve eğitim ordusunun zaferi için yalnızca ortam hazırladı.
Gerçek zaferi siz kazanacak, yaşatacak ve kesinlikle başarıya ulaştıracaksınız.
Ben ve bütün arkadaşlarım sarsılmaz bir inançla sizi izleyeceğiz ve sizin karşılaştığınız engelleri kıracağız…”
4. **Atatürk’ün “Vatanı Kurtaran /Koruyan Asker Ordusu” İle
“Milletin Geleceğini Yoğuran Kültür Ordusu’nun Her İkisi De Çok Kıymetli ve Yücedir Atatürk’ün burada sözünü ettiği “eğitim ordusu” kavramı üzerinde durmak gerekir.
Silahlı ordular yöneten Atatürk’ün “Ordularımızın kazandığı zafer sizin ve eğitim ordusunun zaferi için yalnızca ortam hazırladı.
Gerçek zaferi siz kazanacak, yaşatacak ve kesinlikle başarıya ulaştıracaksınız” diyerek “eğitim ordularından” ve gerçek zaferin eğitim ordularınca kazanılacağından söz etmesi çok önemlidir.
Atatürk “eğitim ordusu” yanında, bir de “kültür ordusu” kavramından söz etmiştir.
1923’te yaptığı bir konuşmada şöyle demiştir:
“Memleketimizi, toplumumuzu gerçek hedefe, mutluluğa eriştirmek için iki orduya ihtiyaç vardır:
– Biri vatanın hayatını kurtaran asker ordusu,
– Diğeri milletin istikbalini yoğuran kültür ordusu.
Bu iki ordunun her ikisi de kıymetlidir, yücedir, verimlidir, saygıdeğerdir.
Fakat bu iki ordudan hangisi daha kıymetlidir, hangisi diğerine üstün tutulur?
Şüphesiz böyle bir tercih yapılamaz; bu iki ordunun ikisi de hayatidir.
Yalnız siz, kültür ordusu mensupları, sizlere bağlı olduğunuz ordunun kıymet ve kutsiyetini anlatmak için şunu söyleyeyim ki, sizler ölen ve öldüren birinci orduya niçin öldürüp,
niçin öldüğünü öğreten bir ordunun fertlerisiniz.” Atatürk
Yaşamı savaş meydanlarında geçen bir komutan düşünün ki o komutan, askeri ordulardan fazla “eğitim ordusundan”, “kültür ordusundan” söz etsin!
İşte o komutan “Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür” diyen Mustafa Kemal Atatürk’tür.
Atatürk, “eğitim ordusu”, “kültür ordusu” diyerek aslında Doğu’nun Batı karşısındaki geri kalmışlık sürecini çok iyi analiz ettiğini göstermiştir.
Nitekim Osmanlı tarihi, askeri orduların kazandığı zaferlerle doludur, ancak bu askeri zaferler Osmanlı’nın yıkılıp yok olmasını engelleyememiştir, çünkü Osmanlı, askeri ordular kadar
güçlü eğitim ve kültür ordularına sahip olamamıştır.
Atatürk’ün deyişiyle;
“Bir millet kültür ordusuna malik olmadıkça, savaş alanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin sürekli sonuçlar vermesi ancak kültür ordusunun varlığına bağlıdır.
Bu ikinci ordu olmadan birinci ordunun verimli sonuçları kaybolur.”
Bu nedenle Atatürk, askeri zaferleri eğitim, ekonomi ve kültür /uygarlık zaferleriyle “taçlandırmak” gerektiğini söylemiştir. Sadece söylemekle kalmamış bunun gereğini yapmıştır.
5. **Türk Milletinin Yeni Nesilleri, Atatürk’ün Eğitim Ve Kültür Ordularının Eseri Olacaktır
Atatürk’ün eğitim ve kültür ordularının,
* Komutanları, “yeni nesil sizin eseriniz olacaktır” dediği kadın-erkek öğretmenler;
* Askerleri ise Cumhuriyet’i emanet ettiği çocuklar ve gençlerdir.
Gerçek zaferlerin, öğretmenlerin komutan, öğrencilerin asker olduğu kültür ordularıyla kazanılacağını gören akıl, Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Akl-ı Kemali’dir.
6. **Atatürk’ün Eğitim Programının İki Amacı
“Bu memlekette eskiden beri bir bilgisizlik/cehalet devam ediyor.
Eski yönetimler, bu cehaleti sürdürmeyi kendi bekaları için bir gerek gibi düşünüyorlardı.
Bu memlekette bilgisizliği hızla ortadan kaldırmak gerekir.
Başka kurtuluş yolu yoktur.” Atatürk
Atatürk’ün eğitim politikasının başlıca iki amacı vardır:
– Cehaleti yenmek,
– Türk ulusunu çağdaş uygarlıklar düzeyine çıkarmak.
Atatürk 1 Mart 1922’de, “Bundan sonra takip edeceğimiz yol, cehaletin yok edilmesidir”
demiştir.
“Eğitim politikasını böyle bir cümle ile ifade edebilen başka bir eğitimci gösterilemez”
Atatürk
Gerçekten de cehalet zehrinin panzehri akıl ve bilimdir.
Atatürk bu nedenle, “Tek yol gösterici akıl ve bilimdir” demiştir.
Atatürk “cehalet” derken sadece eğitimsiz kitleleri kastetmemiştir.
O, eğitimli cahillerin de farkındadır. Örneğin, O’na göre “yarı aydınlar” tehlikelidir.
Kurtuluş Savaşı yıllarındaki Milli Eğitim bakanlarından birine şöyle demiştir:
“Sizden Maarif Vekili olarak ricam; çok tehlikeli olan yarı aydını alınız, yukarıya çıkarınız.
Tam aydın olarak doğru ahlak ve bilgi ile donatılmış iyi vatandaş olsun.
Eğer bunu yapamazsanız, bırakınız.
Anadolu köylüsü tertemiz karakteri ve kendi sağduyusu ile olduğu gibi kalsın, o birinciden daha çok bu vatana yararlıdır.
Aydınları halk seviyesine indirmekten ziyade bütün halkı eğitimle aydın olarak yetiştirmek lazımdır.” Atatürk
7. **Milli Nitelikte Olması Gereken Eğitimin İlkeleri
“Türkiye’nin eğitim ve öğretim siyasetini her derecesinde tam bir açıklık ve hiçbir tereddüde yer vermeyen kesinlikle ifade etmek ve uygulamak gerekir.
Bu siyaset her anlamıyla milli bir nitelikte gösterilebilir.” Atatürk
Atatürk’ün eğitim ilkeleri de şunlardır:
* Birlik,
* Disiplin,
* Bilimsellik,
* Laiklik,
* Millilik,
* Uygulanabilirlik /İşe dayanıklılık.
Atatürk, eğitim konusundaki plan ve projelerini ünlü 1 Mart 1922 tarihli Meclis konuşmasında dile getirmiştir.
Daha sonra “Misak-ı Maarif” olarak adlandırılan Atatürk’ün bu konuşmasına göre izlenecek eğitim programı, milletin toplumsal özelliklerine, bölgenin şartlarına ve çağın gereklerine tamamen uygun olmalıdır.
Yani “ulusal” ve “çağdaş” bir niteliğe sahip olmalıdır.
Atatürk’e göre, eğitimin öncelikli amaçları şunlardır:
* Milli kültürümüzü yükseltmek,
* Türkiye’nin bağımsızlığına, birliğine ve milli geleneklerine düşman olanlarla mücadele etmeyi öğretmek.
Son söz olarak;
Tekrar Atatürk’e dönelim;
“Vatanı Kurtaran, Koruyan Asker Ordusu” İle
“Milletin Geleceğini Yoğuran Kültür Ordusu’
Her İkisi de çok kıymetli ve yücedir..
Cephelerde kurtuluş ve istiklâl ordusu Yunanı,
– Milli ordu düşmanı denize döktü..
– Muallim ordusu cehalet ve karanlığı kovacaktır…
Atatürk
Bunun için ordumuz Mustafa Kemal’ in izinde devam edip yurdumuzu savunurken, milyonlarca öğrenci ve öğretmen 03 Şubat 2025 günü ders başı yaparak eğitimin neferleri olarak, karanlık ve cehaletle savaşacaklardır başarılı bir eğitim diliyorum,,,
Allah herkesin hepimizin yar ve yardımcımız olsun savaşların en zoru hepimizi bekliyor.. – araştırma, derleme- Vesselam..
Hoşça kalın dostça kalın, sağlıklı kalın…
Ramazan Yazar
Emekli Teknik Öğretmen
Ramazan YAZARramazanyazar@kirsehiranadoluhaber.com

HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT

Yorum Yok
YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.