Siyasi parti, aday olacak kişinin eğitimi, ticareti, aile yaşantısı, ekip çalışmasına uygunluğu, kiminle yol yürüdüğü veya yürüyeceği, inancı, liyakati, dürüstlüğü gibi daha birçok unsur tercih noktasında belirleyici olur.
Aday ilan edildikten sonra kuracağı meclis listesinin de liyakati
bir o kadar önem Samsun escort bayan
taşıyacaktır.
taşıyacaktır.
Öncesinde ise ittifakların olup olmayacağı, olacaksa hangi parti
üzerinden yürüyecek, resmen olmasa dahi örtülü ittifaklar olacak mı?
Soruları aslında henüz net yanıt bulamadı fakat niyet okumalar
devam etmekte.
Özellikle CHP’de yaşanan son değişim ile birlikte iktidarda yeni
bir planlama/ittifak söz konu olması bekleniyor.
Dönelim konu başlığımıza; (ŞEHR’ÜL-EMİN)
Yine bir seçimin arifesindeyiz.
Aşağı yukarı partilerin adayları belli gibi..
Bu yazımda Şehr’ ül Pendik escort bayan
Eminden bahsedeceğim..
Eminden bahsedeceğim..
Ancak okuyunca ve araştırınca görebiliyorsunuz,,
70 yıl kadar önceleri Belediye başkanları seçimle iş başına geliyorlarmış..
Belediye başkanları ondan önce atama ile görevlendirilirlermiş.
Eskiden belediye başkanlarına Şehr’ül-Emin denirmiş..
Osmanlıca olan Şehrin Eminin manası, güvenilir kişisi demekmiş.
Şehrin kendisine emanet edildiği kimse.
Ne demektir güvenilir insan?
Adaletli, ehliyetli, dürüst, yalan söylemeyen, işine hile karıştırmayan,
alçak gönüllü, halkın dertlerini, sorunlarını çözerken ayrım gözetmeyen, torpil ’den uzak duran, rüşveti ateşten gömlek olarak görüp uzak duran.
Belediye başkanı, Hulefâ-i Râşidin’i örnek alandır.
Hz. Ebu Bekir (ra) gibi dosdoğru, Hz. Ömer (ra) gibi adaletli,
Hz. Osman (ra) gibi yumuşak huylu, Hz. Ali (ra) gibi vefalı ve mert. belediye başkanı şehrin sahibi değil, emanetçisidir.
Şehr-i Emin (Belediye Başkanı), insanlara hizmet için seçildiğinin
daima bilincinde olmalıdır.
Kendisinin ve yakınlarının belediye kaynaklarından şu veya bu biçimde istifade etmesine asla tenezzül etmemelidir.
Kuzunun kurttan kaçtığı gibi kaçmalıdır, özel çıkar kaygısından.
İnsana en büyük değeri vermelidir.
Engelli, fakir, düşkün, zengin, statülü vb. ayrımı yapmamalıdır.
Sokakların, arazilerin başkanı değil, halkın başkanı olduğunu unutmamalıdır.
Rant hırsından tamamı ile uzak olmalıdır.
Hz. Ebu Bekir (ra) 600 bin dirhemlik varlığa sahip iken hayatının sonuna doğru elinde avucunda 4 bin dirhem kadar bir nakdi kalmıştı.
Belediye başkanı herkesin başkanı olduğunu unutmamalıdır.
Bir gecekondu sakini ile villası olan eşit muamele görmelidir.
Hastası olana öncelik vermelidir, randevusuna sadık olmalıdır.
Kapısından kimseyi boş çevirmemelidir.
Dullar, yetimler ilk ilgileneceği insanlar olmalıdır.
“Haberim yoktu” mazeretine sığınmamalıdır..
Buna esasen hakkı da yoktur.
Belediye Başkanı makamının görev ve yetkileri de belli,
Belli olan başka bir durum da adayların çoğunun talip
olduğu makamın, görev ve yetkisinden haberdar olmadığı..
Nerden mi biliyorum, vaatlerine bakın görürsünüz.
Dün de, bugün de kimin ağzını açsan, halka hizmet için bu yola girdiğini söyler!
İyi Başkan bulmak her İlçeye nasip olmaz.
Bulunca kıymetini bilmek lazım.
En iyi hizmet halka hizmettir..
işin ehli kişilere verilmesi halkın kendisine olan sorumluluğudur..
Ehliyet ve liyakat her işte olduğu gibi Başkanlık makamında
daha fazla aranmalıdır.
Ehliyet ve liyakati olmayan kişilerin makamları işkâl etmesi, yapılacak hizmetlerin çalınması ile eşdeğerdir.
Kapasitesinin yetmediği makamı işkâl edenler, kapasiteli insanın o şehre yapabileceği hizmetleri engelledikleri için en büyük hırsızdır.
Bu hırsızlara bu olanağı veren maalesef onu seçenlerdir.
Bakınız Yüce Kitabımız ne buyuruyor;
En’âm Suresi 123. Ayet
Böylece her kentin ve ülkenin ekâbirini (zenginlerini ve idarecilerini)
oranın mücrimleri (kötüleri) kıldık (ve bir müddet fırsat tanıdık) ki, orada (halka) hile yapsınlar (ve şeytani düzenler kursunlar!..)
Halbuki onlar aslında kendilerinden başkasına hile yapmıyorlar,
(kendi sonlarını hazırlıyorlar) ama farkında değillerdir.
Her zaman işe, makama göre insan seçilmelidir.
O Başkan o işe, makama layıksa o iş, o makam ona verilmeli, layık değilse, layık olanını aramalıdır.
“Şüphesiz ki Allah, size emanetleri ehline vermenizi ve insanlar
arasında hükmettiğiniz zaman, adaletle hükmetmenizi emrediyor.”
Rasûlüllah (sav) Efendimiz:
“Emanet ehil olmayan kimseye verildiği zaman kıyâmeti bekle!”
sözü her şeyin özetidir.
Rasulullah (s.a.v):
İnsanların işlerini üstlenip de onlar için çalışıp çabalamayan hiçbir yönetici, onlarla birlikte cennete giremez.
Her zaman vatandaş olarak emanetin ehline verilmesi için destek olmalıdır…
Oy vermiş olsun ya da olmasın her vatandaşa adil davranmalıdır.
Namuslu ve onur sahibi olmayandan belediye başkanı olmaz.
Vatandaş da görevini yapmalıdır.
Çalışkan ve dürüst belediye başkanının en büyük yardımcısı çalışanlar değil, halktır.
Herkes kapısının önünün temiz tutmalıdır.
Suyu iktisatlı kullanmalıdır.
Başkanla ilgili duyduğu dedikodulara kulağını tıkamalıdır.
Velhasıl;
Makamın sahibi millettir.
Makamlara oturanlar emanetçidir.
Şehr-i Emin olmak hem çok kolay, hem çok zordur.
Kasa-masa-nisa zaafı olmayanlar ancak bu makamların hakkını verebilirler..
31 Mart tada halkımız enine boyuna ölçüp şehrül eminini seçecektir…Vesselam..
Hoşça kalın dostça kalın, sağlıklı kalın…
Ramazan Yazar
Emekli Teknik Öğretmen
