Yerel seçimler yaklaştıkça, ortalık karışmaya,
terör belası da yine hortlamaya başladı.
Yine şehitler verdik veriyoruz vereceğiz, hepsinin
ruhları şad mekanları Cennet olsun..
Atalarımız ne demişlerdi;
‘’Su uyur düşman uyumaz..’’
Diyeceğim o ki, Ülkemizin iç ve diş düşmanları hiçbir zaman
uyumazlar, ülkemizi karıştırmak için uygun zamanı beklerler..
Şimdiki gençlik pek umursamasa da, terör saldırılardan
sonra 1980 öncesini yaşayan bizlerin içimiz sızlıyor…
Emperyalizm ve maşaları durmayacak diye..
O yılları hatırlayanlar bilir; günde onlarca insanımızı
teröre kurban veriyorduk ve bu normal kabul ediliyordu.
Etnik kökenden sonra, dini unsurlar devreye sokuldu,
Çorumda, Kahramanmaraş’ta insanlarımız birbirine düşman
haline getirilmeye çalışılmıştı.
Sağcısıyla solcusuyla, Alevi ya da Sünni’siyle birbirimize
karşı kışkırtılıyorduk ama bunun farkında değildik.
Emperyalist güçler bizi kullanıyor, ülkenin en değerli
yazar-çizer aydın insanları bir bir öldürülüyordu.
Kısacası evimizden dışarı çıkamaz hale gelmiştik.
Sonra 12 Eylül darbesi oldu ve ne kadar ilginç, terör eylemleri
bıçakla kesilir gibi birdenbire duruverdi.
Sonradan anlaşıldı ki, bunu gerçekleştirenler darbe ortamının
hazır olması, yani yemeğin iyice pişmesi için yangına körükle
gittikten sonra, bile bile beklemişler.
O sürede kaç kişinin teröre kurban verildiği umurlarında
bile olmamış.
Evet, biz bütün bunları gördük ve bizzat yaşadık.
Pek çok arkadaşımız hiçbir suçları olmadığı halde işkence görüp
yıllarını cezaevlerinde geçirdi, işinden gücünden oldu, aileler parçalandı.
Bu nedenle son gelişmelere gençlerimizden daha farklı bakıyoruz.
Açıkçası bilerek ya da bilmeyerek gene birileri tarafından kullanılıyor
olmaktan, birilerinin karanlık emellerine alet olup hizmet etmekten kendimizi
nasıl koruyabiliriz diye endişeliyiz, tedirginiz ve açıkçası korkuyoruz.
Yakın geçmişimizde yaşadığımız ve halen fırsat buldukça karıştırmaya
çalıştıkları bu durum ve olayları araştırmacıların yaptıkları deneyler ve
araştırmalar sonucundan açıklamaya çalışalım..
Araştırma ve deney ve sonuçları şu şekilde;
Araştırmacılar bir çölden 100 tane kırmızı ateş karıncası ile başka
bir yerden 100 tane siyah karıncayı alıp aynı kavanozun içine koymuşlar.
İlk başta hiçbir şey olmamış ve karıncalar kendi türleriyle
bir araya gelip sakinliklerini sürdürmüşler.
Ancak, araştırmacı kavanozu eline alarak şiddetle sallayıp da yerine
koyunca olan olmuş ve her iki taraf da büyük bir öfkeyle diğerlerini
öldürmek için hücuma geçmiş.
Kırmızı karıncalar bu kargaşayı yaratan düşmanın siyah karıncalar
olduğunu düşünürken, siyah karıncalar da kaosun nedeni olarak
kırmızı karıncaları görüyorlarmış.
Oysa her iki taraf da masummuş ve kargaşanın
asıl nedeni bambaşka ellermiş.
O nedenle, son günlerdeki gelişmelere bir de bu açıdan bakıp
kendimize hep şu soruyu soralım lütfen:
“Kavanozu sallayan kim?”
Sonucunda ülkemizi kardeş kavgasına kadar götüren hangi güçler?
Bu emperyalist güçler duracaklar mı ufak bir sarsıntımızda
yine faaliyetlerine başlayacaklar mı, durmayacaklar ki, ülkemizin jeopolitik
pozisyonu, yer altı ve yer üstü kaynaklarımız olduğu sürece sürekli hedefteyiz..
Bu nedenlerle diş güçler sürekli fırsat gözleyecek, içimizde yarattıkları iç güçlerle
birlikte deneydeki kavanoz gibi sallayıp bizleri birbirimize düşürmeye çalışacaklardır.
En zayıf noktalarımızdan vurmaya, yaralamaya, parçalamaya çalışacaklardır.
Seçim dönemleri de bu durumlara müsait olduğundan her seçim döneminde
kavanozu sallarlar ve sallamaya çalışırlar ..vesselam..
Hoşça kalın dostça kalın sağlıklı kalın…
Ramazan Yazar
Emekli Teknik Öğretmen
