“Harp zaruri ve hayati olmalıdır. Hayatı millet tehlikeye maruz kalmayınca harp bir cinayettir.” ATATÜRK
Bu vatan kimin ? diye bir soru sormuş birisi, Şair Orhan Şaik Gökyay cevap vermiş;
Bu vatan, toprağın kara bağrında
Sıra dağlar gibi duranlarındır;
Bir tarih boyunca, onun uğrunda
Kendini tarihe verenlerindir.
….
Ardına bakmadan yollara düşen,
Şimşek gibi çakan, sel gibi coşan,
Huduttan hududa yol bulup koşan,
Cepheden cepheyi soranlarındır..
Bayrak nedir?, toprak nedir ? Diye sormuş birisi, Şair Mithat Cemal Kuntay cevap vermiş;
“Bayrakları Bayrak yapan üstündeki kandır, Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.”
Mehmet Akif Ersoy demiş ki;
…………..
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da Huda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.
………..
Bu şiirde İstiklal Marşı olmuş.
Ondan sonra da bu vatanın evlatlarına, yüce Türk Milletinin çocuklarına hedef göstermiş.
“Sahipsiz vatanın batması haktır, sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır.”
Değerli okurlarım, Sevgili Kırşehir’ler;
30 Ağustos Zafer Bayramının 101.Yılını büyük bir gurur, büyük bir onur, büyük bir mutluluk ve büyük bir sevinç içerisinde kutluyoruz.
Yüce Türk Milletine kutlu olsun.
Tarihte başka bir örneği olmayan büyük kurtuluşun, yeniden varoluşun zaferinin adıdır 30 Ağustos. Gazi Mustafa Kemal Başkomutanlığındaki Türk Ordusunun, 26 Ağustos 1922’de başlattığı Büyük Taarruz sonucu 30 Ağustos günü çember içine alınan düşman kuvvetlerinin yok edildiği ve 9 Eylül 1922’de İzmir’de denize dökülerek Vatan topraklarının tamamen düşmandan temizlendiği günün adıdır 30 ağustos. Dünya tarihine altın harflerle yazılan ve Dünyada başka bir örneği olamayan Kurtuluş savaşının sonlandığı, yüce Türk Milletinin dirilişinin adıdır 30 Ağustos.
Varoluşun 101. Yılını kutluyoruz. Bakın, büyük kurtarıcı, eşsiz devlet adamı, Başkomutan Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, kurtuluşun, yeniden varoluşun zaferi için neler söylemiş;
“30 Ağustos Zaferi, Türk Tarihi’nin en önemli dönüm noktasıdır. Ulusal tarihimiz çok büyük, parlak zaferlerle doludur, ama Türk Ulusunun burada kazandığı zafer kadar kesin sonuçlu, yalnız bizim tarihimize değil, Dünya tarihine yeni bir akım vermekte kesin etkili bir meydan savaşı hatırlamıyorum. Besbelli ki yeni Türk Devleti’nin, genç Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli burada sağlamlaştırıldı, ölümsüz yaşayışı burada taçlandırıldı. Bu alanda akan Türk kanları, bu göklerde uçuşan şehit ruhları, Devletimizin, Cumhuriyetimizin ölümsüz koruyucularıdır.”
İlk kez 1924 yılında Afyon’da Başkumandan Zaferi adıyla kutlanan 30 Ağustos, 1926’dan itibaren Zafer Bayramı olarak kutlanmaktadır.
Bugün Kırşehir ve Ülkemizin her köşesinde, Şanlı Ay Yıldızlı bayrağımızın dalgalandığı her yerde, Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluşu yolundaki engellerin ortadan kaldırıldığı, 19 Mayıs 1919’da Atatürk’ün Samsun’a ayak basarak başlattığı özgürlük ve bağımsızlık mücadelesinin, “ Ya İstiklal Ya Ölüm” parolasıyla yola çıkan bir milletin kazandığı zaferi kutluyoruz.
Doğudan Batıya, Kuzeyden Güneye, Güneydoğudan Kuzeybatıya, Kuzeydoğudan Güneybatıya bu coğrafyayı kendisine yurt edinmiş, Vatan toprağı diye kanını dökmüş, canını vermiş insanların yaşadığı, Şairin “Dörtnala gelip Uzak Asya’dan, Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket, bizim.” Diye tarif ettiği güzel yurdumuzun her köşesinde kutluyoruz yeniden varoluş zaferini.
Değerli okurlarım, Atatürk’ün Cumhuriyetimizi emanet ettiği sevgili gençler; değişik vesilelerle hep yazdım, dikkatlerinize sunmaya çalıştım. Bu gün bir kez daha tekrarlamak istiyorum.
Bu güne kadar bize emanet edilen bu Cennet vatana en iyi şekilde sahip çıktık, bundan sonrada çıkmaya devam etmeliyiz. Hem de her zamankinden daha coşkulu, her zamankinden daha bilinçli, her zamankinden daha çok birlik beraberlik içinde olmalıyız, olmak zorundayız. Bizim gidecek başka yerimiz, başka toprağımız yok. Yüce Türk Milletinin evlatları, birileri gibi, yurdunu, yuvasını, vatanını bırakıp kaçan fareler gibi olmadı, olamaz, olmayacak.
Dünya tarihinde hiç mülteci Türk duydunuz mu, gördünüz mü? Duyamazsınız, göremezsiniz, hani hep söyleniyor ya; TÜKLER VATANINI TERK ETMEZ. YA VATANINI KORUR YADA ŞEHİT OLUR. İşte bu kadar. Bunun başka izahı, başka tarifi yok. Burası sözün bittiği yer.
Değerli Kırşehirliler; Bu gün 30 Ağustos 2023 Çarşamba. Evlerinizi ve iş yerlerinizi Bayraklarla donatın, Cumhuriyete, Demokrasiye sahip çıkmak için meydanları doldurduğunuz gibi meydanlara çıkın, kutlamalara katılın. Saat 09.00 da Anıt Meydanında Çelenk sunma ile başlayacak, daha sonra
Valilik Binası önünde devam edecek kutlama törenlerine katılın. Çocuklarınız mutlaka yanınızda olsun. Bol miktarda Balon ve Şeker alın. Rengarenk balon ve şekerlerden. Gördüğünüz tüm çocuklara dağıtım ve bu günün ZAFER BAYRAMI olduğunu söyleyin. Bu günün önemini öğrensinler, bilsinler.
Kurtuluşun, yeniden varoluşun Zaferi, 30 Ağustos Zafer Bayramımızın 101. yılı kutlu olsun.
Galın sağlıcakla.
Nazım’ın dizelerinde 26 Ağustos
Dağlarda tek tek
ateşler yanıyordu.
Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki
şayak kalpaklı adam
nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden
güzel, rahat günlere inanıyordu
ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında,
birdenbire beş adım sağında onu gördü.
Paşalar onun arkasındaydılar.
O, saatı sordu.
Paşalar: -Üç- dediler.
Sarışın bir kurda benziyordu.
Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
Yürüdü uçurumun başına kadar,
eğildi, durdu.
Bıraksalar
ince, uzun bacakları üstünde yaylanarak
ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak
Kocatepe’den Afyon Ovası’na atlıyacaktı.
★★★
Yüzbaşı sordu:
– Saat kaç?
– Beş.
– Yarım saat sonra demek…
98956 tüfek ve şoför Ahmet’in üç numrolu kamyonetinden
yedi buçukluk şnayderlere, on beşlik obüslere kadar,
bütün aletleriyle
ve vatan uğrunda,
yani, toprak ve hürriyet için ölebilmek kabiliyetleriyle
Birinci ve ikinci Ordu’lar
baskına hazırdılar.
Alaca karanlıkta, bir çınar dibinde, beygirinin yanında duran sarkık,
siyah bıyıklı süvari kısa çizmeleriyle atladı atına.
Nureddin Eşfak baktı saatına:
– Beş otuz…
Ve başladı topçu ateşiyle
ve fecirle birlikte büyük taarruz…
Sonra, düşmanın müstahkem cepheleri düştü.
Sonra, 30 Ağustosta düşman kuvâyi külliyesi imha ve esir olundu.
Nazım Hikmet Ran Kuvayi Milliye Destanı