Öyle bir haldeyiz ki ne yapacağımızı
bilemiyoruz..
Şöyle birkaç arkadaş bir araya geldiğimizde konu
konu ister istemez ekonomiye ve siyasete doğru kayıyor…
Kimle sohbet ederseniz ediniz..
Bir dokunun ’’ohhh’’ değil, bin “ahhh” işitirsiniz.
Piyasaların durumu çok karışık..
Vatandaş, ardı ardına gelen bitmeyecek gibi görünen
zamlardan, vergilerden ve geçim sıkıntısından şikâyetçi.
Zam yağmuru hiç kesilmiyor ne hikmetse!
Hangisini söyleyeyim, ÖTV zammı, MTV zammı, resmi harçlar,
kıymetli evraklar, pasaport, kimlikler, önümüzde aylarda
emlak ve benzeri vergiler say say bitmiyor yaşantımızda..
Yılbaşından sonra iğneden ipliğe yeni zamlardan
çalışanlar reyonlarda etiket değiştirmeye yetişemiyorlar
(pardon iyileştirmeler..), yeni vergiler geldi sonucu da ve
cıyaklamaları da vergi dairelerinin kasa önlerinde göreceğiz…
Bütün bu gerçeklere rağmen, yapılan açıklamalar ise
ekonominin düzeldiği, düze çıktığı, kötü günlerin geride
kaldığı yönünde.
İster istemez insanların kafaları karışıyor.
Kendi kendinize şu soruyu soruyorsunuz.
‘‘ Madem piyasalar iyi, vatandaş neden sıkıntılı?”
Yoksa durumlar gerçekten iyi de, sıkıntı bendemi diye..
Bu durum; geçen bir hikâye okudum onunla çok güzel
örtüşüyor aynen paylaşıyorum..
Bir boks maçı öncesinde, antrenörü boksöre sürekli
olarak maçı kazanacağını söylüyor ve moral veriyormuş.
Maç başlamış ve bizim boksör başlamış dayak yemeye.
İlk raunt bittiğinde, antrenör moral vermeye devam etmiş:
– Aferin evladım, çok iyi gidiyorsun.
-Adamı iyi dövdün, devam et…
İkinci raunt başlamış, değişen bir şey yok.
Bizim boksör dayak yemeye devam ediyor,
bir gözü de yediği yumruktan iyice morarmış.
Raunt bittiğinde antrenörü:
– Çok iyi dövüştün, bravo.
-Adamı öyle dövdün kü neredeyse devirecektin.
-Devam et iyi gidiyorsun…
Üçüncü raunt başlamış.
Bu kez rakip boksör daha sert yumruklar atmaya başlamış.
Bizim boksörün kaşı açılmış,
dudağı patlamış, burnundan kanlar gelmeye başlamış.
Ringin ortasına serildi serilecek.
Neyse ki, gonk imdadına yetişmiş ve üçüncü raunt da bitmiş.
Perişan bir şekilde, kesik kesik nefes alırken,
antrenörü başlamış konuşmaya:
– Aferin evlat, bu raunt da çok iyiydin.
-Hatta önceki rauntlardan daha iyiydin.
-Adamı perişan ettin, az kalsın ringin ortasına seriyordun.
-Çok iyi dövdün, perişan ettin adamı, bravo…
– Hocam, adamı çok iyi dövdüm, perişan ettim değil mi?
– Evet, evet, adamı perişan ettin, çok iyi dövdün…
– Hocam, madem ben adamı çok iyi dövüp, perişan ediyorum…
Peki, ama biri de beni dövüyor, beni döven kim?
-Döven kim?
-Dövülen kim?
-Kim dövüyor ulan bizi?
Evet, ekonomimiz iyiye gidiyorsa bu zamları, vergilerdeki
anormal artışları yapan kim ‘’yaa’’ Allah aşkına..
Diyerek sormakta mahsur yok ve önemlisi hala dövenleri
bilmiyorsan sana sopa atanları bilmiyorsan, seni dövenleri
engellemek için eline geçen fırsatları değerlendiremiyorsan sen
dövülmeyi, hatta sürekli dövülmeyi hakkediyorsun, onun için
sızlanmaya, dertlenmeye hakkın yok kardeşim..
İnsanlarımız bunları bilmeyecek kadar mı?… Vesselam…
Hoşça kalın dostça kalın, sağlıklı kalın…
Ramazan Yazar
Emekli Teknik Öğretmen
