29 Mayıs 2021’da İstanbul’un fethinin
568’ıncı yılını kutluyoruz.
Bundan 568 yıl önce ecdadımız içinde yaşadığımız
bu şehri fethederek bizlere emanet etmişlerdir.
Hiç şüphesiz ki milletler kahramanlarıyla ve
kahramanlıkları ile var olur ve yaşarlar.
Tarihimizdeki kahramanlarımızın yaptıkları büyük
işler ve başarıları bizlere moral ve ilham kaynağı olmaktadır.
Gücümüzü buralardan alır, bu sayede yarınlara da
özgüvenle bakarız.
29 Mayıs 1453’de İstanbul’un Fatih Sultan Mehmet
tarafından fethi de tarihimizdekien büyük gurur ve övünç
kaynağımızdan biridir.
Daha 21 yaşındaki gencecik bir padişah İstanbul’u
fethetmeyi kafasına koymuştur.
Bunun için hazırlıklar yapmıştır.
Kuzeyden gelebilecek düşman yardımlarını engellemek için
Rumeli Hisarını yaptırmıştır.
Yıkılması zor surlar için özel toplar döktürmüş, gemileri
karadan yürüterek denize indirmiştir.
“Ya İstanbul beni alır, ya da ben İstanbul’u” diyerek
kararlılığını ortaya koymuştur.
Peygamberimiz(sav) bir hadislerinde;
”Kostantıniyye (İstanbul) mutlaka feth olunacaktır.
Onu feth eden kumandan ne güzel kumandan, fetheden
asker ne güzel askerdir” buyurmuşlardır.
Fethin teşvikinde en önemli unsurlardan biri
işte bu mukaddes sözdür.
İstanbul günümüzde olduğu gibi geçmişte de
çok önemli bir şehirdir.
1453 yılına kadar farklı zamanlarda Avarlar, Araplar,
Avrupalılar ve Osmanlılar tarafından tam 29 kez kuşatılmıştır.
Yukarıda belirtilen kutlu söze mazhar olabilmek için, İstanbul
Müslümanlar tarafından defalarca muhasara altına alınmıştır.
Başta Ebû Eyyûb el-Ensarî (R.A.) olmak üzere İstanbul
önlerinde 400 kadar şehit sahabe olduğu rivayet edilmektedir.
Ancak bu övgü, Akşemsettin gibi yüce bir zattan eğitim ve
feyiz alan Osmanlı Sultanı II. Mehmet’e nasip olmuştur.
İstanbul’un fethiyle dünya tarihinde müthiş dönüşümler ve
gelişmeler olmuştur.
Bin yıllık Roma İmparatorluğu tarihin sahnesinden silinmiştir.
Eski çağ kapanıp yeni bir çağ başlamıştır.
Osmanlıların artık başkenti Edirne’den İstanbul’a taşınmıştır.
Bu durum Osmanlıya hem siyasi, hem askeri hem de moral
açısından büyük bir üstünlük sağlamıştır.
Yurt dışında ise (Avrupa’da) Rönesans hareketinin
hızlanmasına,yeni bir çıkış yolunun bulunmasına dolayısıyla
keşiflerin yapılmasına katkı sağlamıştır.
Halkımız tarafından taşı toprağı altın diye söylenen İstanbul
üzerine o kadar güzel sözler söylenmiştir ki; ne kadar büyük bir
değere sahip olduğumuzu bir kez daha idrak ediyoruz.
Bu vatanı atalarımızın bizlere aziz bir armağanı bilip,
bu uğurda canlarını ve mallarını feda eden fetih erleri şehit
ve gazilerimizle, ülkemiz için her türlü fedakârlığa katlanan
Ecdadımıza Yüce Allah’tan rahmet diliyorum.
Ruhları şad mekânları Cennet olsun İnşallah….
Ramazan Yazar
Emekli Teknik Öğretmen