Hz Mevlana ne güzel açıklamış…
Ramazan ayı ile ilgili bir sohbetinde;
Lâ tahzen! (Üzülme!)
Bir şey olmuyorsa:
Ya daha iyisi olacağı için,
Ya da gerçekten olmaması gerektiği için olmuyordur.
Şu uçan kuşlara bak!
Ne ekerler, ne biçerler…
Onların rızkına kefil olan Allah; seni mi ihmal edecek sanırsın!
Yeter ki sen istemeyi bil..
Lâ tahzen! (Üzülme!) İnsanlar senin kalbini kırmışsa üzülme!
Rahman: (cc),
“Ben kırık kalplerdeyim” buyurmadı mı?
O halde, ne diye üzülürsün ey can?
Gündüz gibi ışıyıp durmak istiyorsan;
Gece gibi kapkaranlık nefsini yak !..
“Derdim var” diyorsun;
Dert insanı Hak’ka götüren Burak’tır;
sen bunu bilmiyorsun.
Sanma ki dert sadece sende var.
Şunu bil ki;
Sendeki derdi nimet sayanlar da var.
Umudunu yıkma;
Yusuf’u hatırla.
Dert nerede ise deva oraya gider.
Yoksulluk nerede ise nimet oraya gider.
Soru nerede ise cevap oraya verilir.
Gemi nerede ise su oradadır.
Suyu ara, susuzluğu elde et de sular alttan da
yerden de fışkırmaya başlasın.
Dünya malı Allah’ın tebessümüdür: ona bak! Ama sarhoş olma…
Lâ tahzen! (Üzülme!) Irmağa deniz, denize okyanus sığmaz. .
“Aşık” olmayana anlatsan da “Ben” “Sen” anlamaz.
Hakka ulaşmak için yoldur desen kimse inanmaz…
Gönlünde zerre-i miskal şems olmayan;
Yanmaz, yanamaz…
Ayağın kırıldı diye üzülme!
Allah senden aldığı ayak yerine belki sana kanat verecek.
Kuyu dibinde kaldın diye üzülme!
Yusuf kuyudan çıktı da Mısır’a sultan oldu, unutma!
İstediğin Bir şey;
Olursa Bir Hayır, Olmazsa Bin Hayır Ara…
Geçmiş ve gelecek insana göredir.
Yoksa hakikat âlemi birdir.
Bu âlem bir rüyadır.
Zanna kapılma ey can!
Rüyada elin kesilse de korkma, elin yerindedir.
Dünya bir rüya ise, başına gelen felaketler de geçicidir.
Neden çok üzülürsün ki?
Her şey üstüne gelip seni dayanamayacağın bir noktaya
getirdiğinde sakın vaz geçme:
– Çünkü orası gidişatın değişeceği yerdir.
Bu âlemin, bu kâinatın kitabı sensin:
Aç da kendini oku ey can! Kâinatın en uzak köşesi,
senin içinde ufak bir nokta…
Ama sen bunun farkında bile değilsin.
Derdin ne olursa olsun korkma!
Yeter ki umudun ALLAH olsun…
Herkes bir şeye güvenirken;
Senin güvencen de ALLAH olsun.
Hiçbir günah, Allah’ın yüce merhametinden büyük değildir ama
Sen yine de günah işlememeye bak!
Lâ tahzen! (Üzülme!)
Derdin ne olursa olsun bir abdest al, nefes gibi…
Ve bir seccade ser odanın bir kösesine, otur ve ağla,
Dilersen hiç konuşma…
O seni ve dertlerini senden daha iyi biliyor unutma.
Dua ederken O’na kırık bir gönülle el kaldır.
Çünkü Allah’ın merhamet ve ihsanı, gönlü kırık kişiye doğru uçar.
Sopayla kilime vuranın gayesi, kilimi dövmek değil, tozu kovmaktır.
Allah tozunu alıyor diye, niye kederlenirsin ey can!? …
(Hz Mevlana Ramazan Sohbeti) -alıntı-
Ramazan ayı bizim için on bir ayın sultanıdır.
Ne mutlu İslam’ı Kur’an’dan öğrenip, günlük hayatına aksettirip yaşayanlara.
Ne mutlu ki, bu yaşantısının sonunda karşı tarafa Adalet ve
Ahlakı yansıtan Müslümanlara…
Tez zamanda virüs belasından kurtulup, insanlığın huzur ve
mutluluklar bulmasını dilerken;
Ramazan-ı Şerif ayınızın sizlere, bizlere ve bütün İslam âlemine bereketli
sonuçlar getirmesini diliyorum. Vesselam…
Hoşça kalın, dostça kalın, sağlıklı kalın…
Ramazan Yazar
Emekli Teknik Öğretmen