Büyük Usta, UNESCO’nun YAŞAYAN İNSAN HAZİNESİ, Anadolu halk kültürünün efsane ismi, Anadolu Türkmen müzik geleneğinin büyük ustası, İTÜ tarafından “Fahrî Doktor” unvanı verilen, “GÖLGEYE GİRENİN GÖLGESİ OLMAZ, ADAM OLAN ÇIKAR GÜNEŞE, KENDİ GÖLGESİNİ YARATIR” diyen,
“İNSANLAR GENDİNİ BİLEBİLSEYDİ,
DÜNYA’DA HAKSIZLIK KAVGA OLMAZDI.
İNSAN DOĞAN YİNE İNSAN ÖLSEYDİ,
BELKİDE DÜNYA’DA HAYVAN GALMAZDI’ diyerek insanlık dersleri veren;
Neşet Ustanın aramızdan ayrıldığı gün 25 Eylül.
Aramızdan ayrılalı, sevenlerini bırakıp gideli 11 yıl oldu. Geride bıraktığımız 11 yılda olduğu gibi bu yılda mezarı yine ziyaretçileri ile doldu taştı. Belediyemiz tarafından kendi adını taşıyan Kültür merkezindeki anma etkinlikleri çok güzeldi. Başta değerli Başkanım Selahattin EKİCİOĞLU olmak üzere emeği geçen herkese saygılarımı sunuyorum.
İşte geldim, işte gittim,
Yaz çiçeği gibi bittim,
Yalan dünyada ne tuttum,
Günüm geldi, geçti gitti.
Diyen, son nefesinde sazını Ustaya emanet eden en büyük usta Baba ERTAŞ’la birlikte yatıyorlar Bağbaşı mezarlığında ayaklı-başlı.
11 yıldır sazlar eskisi gibi çalmıyor, 11 yıldır Bozlak çığırılmıyor, 11 yıldır türkü söylenmiyor yada söyleniyor bizler eskisi gibi dinleyemiyoruz. Sazlar çalmıyor çünkü kollar yetim, bozlak çığırılmıyor çünkü diller yetim, türkü söylenmiyor çünkü sanatçılar, söyleyiciler, dinleyiciler hepsi öksüz, hepsi yetim. Usta gibi çalan, usta gibi çığıran olmadı, olmaz, olmayacak. Bir anma gününde Sayın Bayram Bilgi TOKEL hocamız dile getirmişti ve demişti ki “ Belki sazı Ustadan daha teknik daha düzgün çalanlar olur, belki bozlakları türküleri ondan daha iyi çığıranlar olur, gönlümüz de onu ister ama onun gibisi olmaz.”
Bu yılda geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi çok şeyler söylendi, çok şeyler yazıldı-çizildi, anma etkinlikleri düzenlendi, bundan sonra da devam edecektir. Hele hele 25 Eylül günü sosyal paylaşım siteleri tamamen ustaya ayrılmıştı neredeyse. Kırşehir dışında birçok ilde anma etkinlikleri, konserler düzenlendi.
Ama halen sanki bir yerlerde eksiklik var gibi geliyor bana. Hayattayken UNESCO tarafından Yaşayan İnsan Hazinesi ilan edildi ve ödüllendirildi, aramızdan ayrıldıktan sonra adına bir kez ödül verildi, Ahi Evran Üniversitemiz ile UNESCO işbirliğinde ULUSLARARASI BOZKIRIN TEZENESİ NEŞET ERTAŞ SEMPOZYUMU düzenlendi. Sempozyuma 80 Yurtiçi, 7 Yurtdışı olmak üzere 87 bildiri sunuldu, 100’ün üzerinde de bilim adamı katıldı, belki kimseye nasip olmayacak anma etkinlikleri düzenlendi, başta Kırşehir olmak üzere bir kısım illerimizde ismi okullara, salonlara, parklara verildi, heykelleri dikildi. Onun ve diğer ustaların bıraktıkları miras ve Kırşehir’imizin bu mirasa sahip çıkması, koruması daha da gelişmesi için her türlü çabayı göstermesi, çalışmalar yapması sayesinde UNESCO MÜZİK ŞEHRİ unvanını aldık ama ben yine de eksik bir şeyler var, resim tamamlanmadı diye düşünüyorum nedense. 11 yıldır bu düşüncem bir türlü değişmedi, değişmeyecek.
Sonunda buldum değerli okurlarım, sevgili Kırşehir’liler. Geçtiğimiz yıllarda da bu konuda yazılar yazmış, fikirler sunmuş, önerilerde bulunmuştum.
Bence eksik parça Usta adına kalıcı bir MÜZİK ÜDÜLÜ konulmadı. Ulusal mı olur, Uluslararası mı olur, adı ne olur bilmem ama mutlaka bu yöndeki bir ödül ona daha çok yakışacaktır diye düşünüyorum. Kalıcı ve sürekli olmalı. Bu işe Belediyemiz, Üniversitemiz yada Kent Konseyi öncülük edebilir diye düşünüyorum. Ama öncelik Belediyemiz olmalı. Kırşehir ile ilgili her konuyu titizlikle ele alan ve güzelliklere imza atan Belediye Başkanımız sayın Selahattin EKİCİOĞLU bu işi de ele alıp sonuçlandıracağını, bir güzellik daha yapacağını düşünüyorum. Kent Konseyimizi de konuya dahil edip, diğer sivil toplum kuruluşlarının desteklerini sağlayıp işi bitirir. Neşet Ertaş konusunda üst düzey organizasyonu yapan Üniversitemiz en büyük destek ve yardımı sağlayacaktır.
Şimdiden gerekli alt yapı hazırlanıp önümüzdeki yıl ve daha sonraki yıllar için uzun vadeli program yürürlüğe konulmalı. Bunları söylerken konunun geniş bir alanda değerlendirilmesi, ele alınması, bütün yönlerinin tartışılarak görüşülerek sağlıklı bir yapı oluşturulması yönünde bir temenni benimki.
Neşet baba ne demişti. “GÖLGEYE GİRENİN GÖLGESİ OLMAZ. ADAM OLAN ÇIKAR GÜNEŞE, KENDİ GÖLGESİNİ YARATIR.”
Biz Kırşehir olarak güneşteyiz kendi gölgemizi yaratmışız. Bu alanda da bir gölge yaratalım da bizden sonrakiler rahat etsin. Ne dersiniz.
Galın sağlıcakla.
