………………..
…………………
Güz ayları geldi geldi bozuldu bağlar
Hazan yeli değdi dost dost gülüme benim
Değme felek değme değme telime benim.
Aşık Özlemi’nin böyle biten bir türküsü var. Hüzünlü ve çok da güzel bir türküdür. Bizim bağlar bozuldu, Güz ayları bitti, kaş başladı. Yılın son ayına girdik. Kar yok. Geçenlerde ilk kar yağdı diye sevindik arkası yok. Kırşehir’de Dallara, güllere, bağlara, bahçelere hazan yeli değdi havalarda soğumaya başladı. Akşamları dışarıda oturmalar bitti. Sabah erken saatlerde de durum pek farklı değil. Yani ufaktan ufaktan üşümeye başladık diyebiliriz. Normal kışlarda karlar yağıp, buzlar tutmalı, havalar iyice soğuyup üşümeyiz. Biz halen üşüyeme başladık diyoruz. İyimi kötümü onu sizler söyleyin. Bana göre kötü. Kış kışlığını yapmalı diye düşünenlerdenim. Ama fakir fukara, odunu kömürü alamayan vatandaşları düşünüzsek! Eh havalar iyi gidiyor.
Gerçi havalar soğuyunca hemen şikayetler artar. Bu ne canım böle de sıcak mı olur çatladık valla.” Diyerek şikayet ediyorduk çoğumuz. Yarın dört gün sonra bu kez “ Baharı görmeden yaz geldi geçti hemşerim. Gara gış kapıya dayanıyo, bu sene yaz-güz çabuk mu bitti ne.” Diye farklı serzenişler duymaya başlarız yakınlarda. Halbuki her mevsimin kendine has güzellikleri, kendine has telaşları, sıkıntıları, sevinçleri var. Hepimiz bunu çok çok iyi biliriz. Her güzelliği ayrı ayrı yaşayabilir miyiz? bilemiyorum. O farklı bir konu ama her dönemde şikayet edecek bir şeyler buluruz nedense. Buda insanın yaradılış özelliğinden midir nedir orasını da ben pek bilmiyorum.
Bu arada nooldu kışlıklar. Eski mahalleden hatırlarım. Havalar yavaş yavaş soğumaya başladığında, Anam, komşu kadınlar falan konuşurlarken duyardım bazen. “ Gız anam güz de geldi, havaların dadı gaçıyo, daha mantı kesmedik, gış ekmeğini de yapamadık nöörüceksek.” Diye başlardı sohbetler. Tüm hazırlıklarını tamamlayan var ise; “ Gış gayıdını hazırlayan övünsün, biz bitirdik çok şükür. Bi bekmez galdı, bu yıl üzümde az iki havut( üzüm çiğnenen taş yada tahta havuz) üzüm anca çıkar, oda bir Şıra ilani (Leğen) olur, daş çatlasa iki günlük işimiz galdı.” Şeklinde devam eden sohbetlere olurdu. Şimdi eskisi kadar “Gış Gaydı” görülmüyor. Yılın bütün günlerinde istediğiniz aradığınız her şeyi bulabiliyorsunuz. Ama kendi hazırladığınız güzellikte oluyor mu, aynı lezzeti, aynı tadı veriyor mu orasını bilemem. O kişiden kişiye değişir. İçinde bulunduğumuz şartlar, mevcut imkanlar el vermiyor birazda.
Geçtiğimiz yıllarda bu konuya edinmiştim. Birçok kişi de benimle aynı görüşte sanırım. Hızlı, çarpık, bilinçsiz, plansız şehirleşmenin getirdiği yapılaşma, kişilerin ekonomik çıkarları ön planda tutması ne yazık ki bağlarımızı, bahçelerimizi, sulak alanlarımızı, sebze-meyve bahçelerimizi yok etti, etmeye de devam ediyor. Bunun sonucu olarak da elimizde beton yığınından başka bir şey kalmıyor. Dolayısıyla da öyle kış hazırlığı falan gibi kaygılarımızda ortadan kalkıyor doğal olarak.
Ama gerek anadan babadan kalma, gerek mevcut olanı değerlendirmekten, gerekse görgü-görenekten gelen alışkanlıklardan Gış Gaydının çoğunu tamamlayanlarımız vardır.
Neler mi ? bunlar;
Bulgur kaynatma ile başlayan hazırlıklar, Bulgur-Düğ çektirme, yarma döğme, Elma, Armut, Şeftali, Zerdali, Erik, Vişne, Dut gibi Meyve kurutma, Kayısı, Sarı erik, Çilek, Vişne, Şeftali gibi meyve Reçelleri yapma, Patlıcan, Fasülye, Dolma biber ( Tercihan Cemele, olmazsa Aydoğmuş da olur) Domates kurutma, Mantı kesme, Gış ekmeği yapma, Salça kaynatma, Peynir bastırma, Turşu kurma, Fasülye, patlıcan, Süla kabağı, Menemen vb. Konserve yapma gibi Gış Gaydı hazırlıklarının finalini genelde, Üzüm kurutma, hevenk örme ve Pekmez Kaynatma tamamlar. Pekmez en zahmetli olanlarından. Eskiden bağlar çok iken, üzümler fazla iken Pekmez de iki çeşit kaynatılırdı. Ağ bekmez, Gara bekmez gibi. Şimdilerde hepsi birden kaynatılıyor. Oda eline geçerse. Pekmezin içine ayva, kabak atılır onlar ayrı küplere konulurdu. Pekmezin ardından Köftür yapılırdı ki bence kış hazırlıklarının Gış Gaydının son noktası olurdu.
Biz mi? İmkanlar ölçüsünde bizim Gış Gaydı tamam. Salça kaynadı, üzüm yoktu. Bu yıl herkes gibi bizde hastalıktan muzdarip olduk. Özellikle Küf çok zarar verdi. Çok kaliteli değil ama eş-dostla yiyecek kadar pekmez oldu. Uzun zamandır Gış ekmeğide yapamıyoruz. Tandırlık yok, tandır yok, yakıt yok. Ekmek yapacak kimse de yok. Dolayısıyla yufka da yok. Hazır alınacak. Yersen. Mantı kesildi. Eriştelik ve mantılık şeklinde. Konserve de yapmıyoruz. Zaten şu derin dondurucular çıktı çıkalı konserve yapılmıyor. Hanımlar poşetler içinde atıyorlar dolaba işlem tamam. Eee geriye ne kaldı. Şahman’dan Bulguru kaynattık, çektirme işi de tamam, Yarma hazır, Elma, Şeftali, Zerdali, Erik kurutuldu, Peynir hazır aldık tamam, Dolma biber kurudu, Turşular hazır. Bu yıl bizim Cevizi soğuk vurdu ama yine de az da olsa eş dostta ikram edecek kadar Ceviz çırptık.(kazasız belasız çok şükür.)
Bizden bu kadar. Kışın misafir ağırlamaya hazırız. Gelirken Köftür getirirseniz bizde yanına ceviz gırarız. Bekleriz.
Ya siz ne alemdesiniz. Kışlıklar hazır mı?
Galın sağlıcakla.