Geçtiğimiz günlerde yine bu sütunlardan siz değerli okurlarıma hitap etmiş, Cumhuriyet Halk Partisinde devam etmekte olan değişim, yenilenme ile ilgili görüşlerimi aktarmıştım. Demiştim ki;
“ Ön önemli konu. Bunu yaparken kıyım yapmadan, haksızlık, insafsızlık yapılmadan, kişilerin emeklerine saygı duyarak, nankörlük yapılmadan. Hatta ve hatta utanmazlık hiç yapılmadan, kavgasız gürültüsüz süreç tamamlanmalı. Öyle Ankara’ya yürümekle, manifestolar hazırlamakla, sosyal medyada paylaşımlar yapmakla olmaz bu işler. Ayıp olur ve oluyor da. Partiye zarar vermeye kimsenin hakkı yok. Bu işler Kongrelerde, kurultaylarda görüşülür, konuşulur, karara bağlanır. Herkes hazırlığını yapar, parti içi Demokrasiye sahip çıkar, arkası gelir. Önce Demokrasi bunu unutmadan davranmak önce Cumhuriyet Halk Partisinin ondan sonrada herkesin çıkarınadır…………….” Sonunda da demiştim ki “Sizce dün mü güzeldi, bugün mü güzel, yarın mı güzel olacak. Benim cevabın haftaya. “ cevap bu güne kaldı. Yazımın başında belirttim kesinlikle YARINLAR DAHA GÜZEL OLACAK. Bundan eminim, sizlerde emin olun. Her şeye rağmen yolun sonu aydınlık.
O günden beri çok şeyler yazıldı, çizildi, konuşuldu halende devam ediyor. Tabiri caizse ortalık cadı kazanı gibi kaynıyor. Aslına bakarsanız ben bugün bu yazıyı yazarken gerçekten çok çok ama çok üzülerek yazıyorum. O kadar çok sorun, sıkıntı, dert var ki hangisini nereden başlayıp yazacağını şaşırıyor insan. Ülkemiz maalesef yangın yeri. Yangın yerinde başka bir şey aramaya gerek yok sanırım. Yanıyoruz, bitiyoruz, eriyoruz, kül oluyoruz. Böyle bir ortamda Cumhuriyet Halk Partisinin iç işlerinin sürekli gündemi meşgul etmesi üzüyor beni. Hemen şunu da belirtmeliyim. Bu durum bir çoğunun hoşuna gidiyor. Bulanık suda Balık avlamayı sevenler, kırıntılarla beslenenler yemlenmeye alışanlar, şakşakçılar vs. vs. Vatandaşın dertlerini, sıkıntılarını, ülkemizin gerçek gündemini ele almak yerine suyu bulandırmaya devam ediyorlar maalesef de başarılı oluyorlar.
Bütün bunlara son verecek bir kişi var. Cumhuriyet Halk Partisinin değerli Genel Başkanı Sayın Kemal KILIÇTAROĞLU. Bu nedenle bu gün Sayın KILIÇTAROĞLU’na açık mektup yazmak istedim.
Sayın Genel Başkanım:
Bu güne kadar Ülkemiz için, Vatandaşımız için, Cumhuriyetimiz, Demokrasimiz için yaptıklarınızı, verdiğiniz mücadelenizi hiç kimse inkar edemez, ederse de gözüne dizine durur.
Siz hiç kimsenin, hiçbir siyasetçinin başaramayacağı işleri başardınız. Sorunlarımız için çözüm yollarını sunan, bütün sıkıntılara rağmen yılmadan, yıkılmadan koşturan bundan da hiçbir zaman şikayet etmeyen hep dimdik duran kişiliğinizle hep örnek bir lider oldunuz. Ülkemizde özgürlük, adalet ve demokrasi isteyen kitlelerin önderi, tamamlayıcı, toparlayıcı, birleştirici kimliğinizle hep umudun ışığı oldunuz. Farklı sesleri, farklı kimlikleri bir araya getirip adeta bir Orkestra Şefi gibi yönettiniz, yönetmeye çalıştınız. Orkestra uyum içinde icrasına devam ederken aksamalar oldu, yanlış çalıp, yanlış söyleyenler oldu ve başarı elde edilemedi, milyonların umudu bir anda yok oldu. Başarılı olunsaydı herkes pay sahibi olacaktı. Ama olmayınca ortada kimse kalmadı, bu kez vur abalıya durumu çıktı ortaya. Başarılı olunur muydu? Bakmak lazım. Bence olunurdu. Ama her şeye rağmen bana göre Adalet ve demokrasi için yaptığınız yürüyüşle, verdiğiniz mücadeleyle tarihe geçtiniz. Bertolt Brecht demiş ki “ MÜCADELE EDENLER HER ZAMAN KAZANAMAYABİLİR. ANCAK KAZANANLAR HEP MÜCADELE EDENLER OLMUŞTUR.
Mücadeleye devam Sayın Genel Başkanım. Ama mücadele ederken acizane bir kısım öneriler sunmak istiyorum. Bütün açıklamalarınızda değişimin önünü açacağınızı sonuna kadar değişim için mücadele edeceğinizi, yenilenmenin şart olduğunu ve mutlaka partimizin yenileneceğini belirtiyorsunuz. Değişirken, yenilenirken Büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün akılcı, bilimsel, aydınlanmacı vizyonu ve devrimci cesaretini ön planda tutmalısınız. Bunlara sahip olmayanlar, hiçbir zamanda olamayacaklar, laikliği yok ederek Ülkemizi tarikat, cemaat karanlığına mahkum etmek isteyen şeyhler,şıhlar, dervişlerden medet umanlarla değişim/yenilenme olmaz. Onlar Ülkemizi aydınlık yarınlara taşıyamaz.
“Ey millet! İyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti, şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. En doğru, en gerçek tarikat medeniyet (uygarlık) tarikatıdır. Uygarlığın emir ve isteklerini yapmak, insan olmak için yeterlidir.” Atatürk. İşte bu kadar. 100Yıldır olduğu gibi rehberimiz, önderimiz ATATÜRK olmalı, onun ilkelerine, hedeflerine sıkı sıkı sarılıp, gösterdiği yolda yürümeye devam etmelisiniz, etmeliyiz. Ne diyor büyük önder;
“Hiç dinlenmemek üzere yola çıkmaya karar verenler, asla ve asla yorulmazlar.”
“Siyaset netice alma sanatıdır” der eskiler. İlle de “ben”imle değil; kiminle netice alınacaksa onunla yenilenmek, değişmekte fayda var. Bu sizde olabilirsiniz, başka bir Cumhuriyet Halk Partili de.
Kurtuluşun ve kuruluşun partisi olan Cumhuriyet Halk Partisi tüm bu zorlukları aşacak tarihsel deneyime sahiptir ve aşacaktır. 100 yıllık Cumhuriyet Halk Partisi yetkili kurullarında tartışarak, çalıştaylar düzenleyerek, önceki Genel Başkanların, yöneticilerin, milletvekillerinin deneyim ve görüşlerini alarak, solda yer alan sivil toplum örgütleri, sendikalar, meslek odaları ve derneklerin görüşlerini, kısacası toplumun bütün kesimlerinin önerilerini alarak önümüzdeki seçimleri kazanarak Halkın umudu olmaya devam etmelidir.
Geçenlerde bir köşe yazısında okudum. “Önümüzdeki yerel seçim, siyasal rejim ve kalkınma açısından önemlidir. Yerel seçimde alınacak bir yenilgi, ülkedeki siyasal dinsel baskıyı, otokrasiye hatta teokrasiye yönelişi laik eğitimden giderek uzaklaşmayı hızlandıracağı gibi her alandaki çoraklaşmayı da artıracaktır. Çoraklaşan Anadolu, demokrasi, kalkınma, insan ve ülke sevgisini içselleştirmiş düzgün yerel yöneticilerle yeşerebilir, aydınlanabilir….”
“Siyasi hayatta bir kısmetliler ve bir de hamallar vardır. Hamallar sınıfı parti emekçileridir. Onlar davaları için ceplerinden harcayan, ailelerini kendilerine hasret bırakan ve hatta canlarını ortaya koyanlardır. Onlar bugün “gönüllüler” kadar dahi kıymet görmemektedir. İncinmişlerdir…” diye yazmıştı bir partili. Lütfen bu hamallar sınıfını, partinin gerçek sahibi emekçilerin, incinmişlerin gönüllerini alın onlardan helallik isteyin ve küskünlükleri, kırgınlıkları, dargınlıkları ortadan kaldırın.
Partinin ihtiyacı olan; emekten, barıştan, laiklikten ve demokrasiden yana genç, liyakatli, yurtsever, solcu bir kadrodur. Bu kadro içinden sizin gibi dürüst, uzlaşmacı ve hoşgörülü bir genel başkan çıkacaktır. “Cumhuriyet Halk Partisinin sorunu kişisel değil yapısaldır.” Diyor deneyimli partililer. Partimizin yeniden umut haline getirilebilmesi için; yapısal sorunların çözümüne yönelik çalışmalar yapılmalı parti tüzüğünde buna uygun değişiklikler yapılarak yenilenmiş kadro ve tüzükle yola devam etmeliyiz.
Sayın Genel Başkanım:
Önümüzdeki yıl yerel yönetim seçimlerinin olduğu da göz önünde bulundurulursa hepimize düşen görev; savrulmadan, dağılmadan ve üzüm yeme anlayışıyla partimizi daha ileriye götürebilmek için çaba sarf etmek olmalıdır. Cumhuriyet Halk Partisi hem tek adam rejiminin yaratmış olduğu zorluklar karşısında, hem de medya engeline rağmen; zorluk ve baskılara karşı direnç gösterecek, güçlü bir örgüt yapısına sahip olmak, hiç dinlenmemek üzere yola çıkacak azim ve kararlılıktaki kişileri kadrolarına katmak zorundadır.
Partimizde özlenen, amaçlanan değişim/yenilenme/ arınma adı her neyse bir an önce yapılmalıdır. Farklılaşmayı, ayrışmayı, bozulmayı, başkalaşmayı, ötekileştirmeyi ortadan kaldırmak ve her zaman iyiye, doğruya, güzelliklere yönelişi ifade eden bir yapı kurulmalı, örgütler buna göre oluşturulmalıdır İlçelerimizin, İllerimizin tüm mahallerinde, köylerinde Parti üyelerinin doğrudan seçme yetkisini kullanmaları örgütlerin heyecanını artıracak, aidiyet kültürünün yeniden oluşumu, partililerin partilerine sahip çıkmalarını sağlayacaktır.
Bu sağlandığı taktirde hem partimiz, parti içi Demokrasimiz güçlenecek, halkın umudu olmayı sürdürecek hem de aydınlık Türkiye’mize giden yol açılmış olacaktır.
Yapın bunları Sayın Genel Başkanım. Yapın ki saygınlığınız daha da artsın, Efsane Genel Başkanlar arasına katılın.
Saygılarımla.
Galın sağlıcakla.