İstiklalimiz kolay elde edilmedi…
Bağımsızlığa giden yolda her türlü engel vardı..
İçimiz ve dışımız düşman doluydu..
İstiklal Mücadelesinin kalbinin attığı Ankara,
Milli heyecanı en üst seviyede tutmak için,
savaşın o hız kesmeyen günlerinde, İstiklal Marşı
yazılması için bir yarışma açtı.
Ülkenin şairleri, yazarları,
Türk Milletinin istiklale kavuşması için,
Ankara’da, Milli mücadelenin bizzat içindeydiler.
Ateşten gömlek sırtlarındaydı.
“Ya istiklal, ya ölüm!”
denilen günleri yaşıyordu Anadolu ve Ankara!
Yarışmaya tam 724 şiir gönderildi.
Bu rakam o devrin şartlarında vatan evlatlarının,
vatanlarına duyduğu aşkın ve hissiyatın nişanesiydi!
Merak edilen, Mehmet Akif’in bu konuda
neden bir şiir yazıp göndermediğiydi!
Burdur Milletvekili olarak Mecliste olan Mehmet Akif’in
marş için konan para mükafatından rahatsız olduğu öğrenildi.
Aynı zamanda iyi bir hatip olan o yılların Milli Eğitim Bakanı
Hamdullah Suphi Bey, Akif’in meclisteki sıra arkadaşı ve yakın
dostu, Balıkesir Milletvekili Hasan Basri Bey’den yardım istedi.
Hasan Basri ( Çantay) Bey, bundan sonrasını şöyle anlatıyor;
Akif Beyin yanımda olduğu bir zaman, elime bir kâğıt parçası
alarak, onun dikkatini çekecek bir tarzda yazmaya başladım.
– Ne yazıyorsun?
– Marş…İstiklal Marşı yazıyorum.
– Yahu sen ne adamsın?
Seçilecek şiire para mükâfatı verileceğini bilmiyor musun?
İçinde para olan bir işe nasıl katılıyorsun?
– Yarışma kaldırıldı?
Seçilecek şiire ne para verilecek, ne de her hangi bir mükafat.
Maarif Vekili bana söz verdi!
Maarif Vekili yani Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi
( Tanrıöver) Bey’den konuyu tasdik ettirerek gerekli cevabı
alan Mehmet Akif, Tacettin Dergahına kapandı.
Ve dergahın duvarlarına yazmaya başladı satırlarını, dörtlüklerini…
Tacettin Dergahının duvarları, İstiklal Marşının her satırının şahidi oldu.
O ruhun, o heyecanın, o aşkın duvarlara harf harf,
hece hece, satır satır işlenmesine vesile oldu.
Yeni bir devletin, yeni bir Türk Devletinin doğuşunun,
dirilişinin ateşleyicisi oldu İstiklal Marşı.
Akif,
“Korkma, sönmez bu şafaklarda, yüzen al sancak…”
diye başladı İstiklal Marşına, aşk ile yazdı..
yazdı..
Yazdı!
Hamdullah Suphi Bey, daha önce gönderilen şiirler
arasından bir eleme yaptı, seçilen altı şiirle birlikte,
Mehmet Akif’in yazdığı şiiri, Ordu Komutanlarına gönderdi.
Bu şiirlerin askerlere okunması ve beğenilen şiirlerin
sıralamasının yapılmasını istedi.
Cevap çok kısa bir süre sonra gelmişti.,
En çok beğenilen şiir,
Mehmet Akif’e ait olan şiirdi.
1 Mart 1921 günü,
Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Bey,
Meclis kürsüsünden bu şiiri okudu.
Hamdullah Suphi Bey, daha sonra hatıralarında
o günü şöyle anlatmıştı:
“Akif’in ölmez eserini Büyük Millet Meclisi’nde ben okudum.
Meclis tarafından büyük tezahüratla karşılandı.
Alkışlandı; defalarca alkışlandı.
Meclis okunan şiiri ayakta dinlediği gibi Atatürk de ayağa kalkmış alkışlıyordu;
Herkes heyecan içinde idi”
Şiir sık sık alkışlarla kesildi.
Vekiller gözyaşlarıyla dinlemişlerdi bu şiiri, Hamdullah Suphi Bey
tam üç kere okudu.
Artık son seçim Meclise aitti.
Şiir üzerinde ki müzakereler ve oylama 12 Mart 1921 günü yapılacaktı.
Uzunca tartışmalardan sonra şiirin kabulü noktasında verilen altı önerge
benimsendi ve Burdur Milletvekili Mehmet Akif Beyin yazmış olduğu şiir
İstiklal Marşı olarak kabul edildi.
Bugün İstiklal Marşının kabulünün 103 yılı.
İstiklal Marşının her satırına bir kitap yazabilirsiniz.
İstiklal marşı okunurken, söylenirken, gözleriniz
Gözyaşlarınızı zapt edemez, o duygu sağanağını her defasında yaşarsınız,
o coşkuyu, o heyecanı yaşamaya başladığınızda, tüylerinizin diken diken
olduğu anları bir hatırlayın.
Marşın sözleri sizi can evinizden yakalar.
Akif, İstiklal Marşıyla, cepheden cepheye koşan yorgun savaşçıları ayağa kaldırmış,
yeni bir dirilişe vesile olmuştu.
Türk milletinin azmini ve cesaretini, İnancını, imanını, vatan sevgisini
gözler önüne sermiş,
Milletin bu sevda ile coşmasının da önünü açmıştı.
“Korkma!” diye başlayan o muhteşem girişi,
okuyan herkesi her defasında etkiliyor!
Onuncu kıtanın sonunda,
“Hakkıdır hakka tapan milletimin istiklal!”
diye bitirişinden ki ahenk ve vurgu, şiirde kullanılan sanatların zirvesidir.
Şiirin insan ruhuna bu denli işlemesi ise, şairin şairliğinin bir göstergesidir.
Bu şiirin sözleri ağır değil mi diyenlere ise şöyle dediği anlatılır;
Allah bir daha bu ülkenin, bu milletin istiklâlini tehlikeye düşürmesin
ve bir daha onu İstiklâl Marşı yazmaya mecbur etmesin!
Her ne kadar zamanımız da bazı art niyetliler, bayrağımı ve İstiklal Marşımızı
çeşitli vesilelerle dile getirmeye kalksalar da, onların emelleri hiç bir
zaman gerçekleşmeyecektir..
Bu millet bu zillete hiçbir vakit düşmeyecektir ve fırsat vermeyecektir..
Son sözümüz;
İstiklal Marşımız,
103 yıldır dilimizden hiç düşmedi, düşmeyecek!
İstiklal marşının yazılmasına vesile olan aziz şehitlerimizi ve İstiklal
Marşımızı yazan rahmetli Mehmet Akif’i saygıyla yâd ediyor,
Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum, Şehitlerimizin ve merhum
Mehmet Akif’in mekânları cennet olsun.. Vesselam..
Hoşça kalın, dostça kalın, sağlıklı kalın…
Ramazan Yazar
Emekli Teknik Öğretmen