ALMANYA! ACI VATAN
“Almanya acı Vatan
Adama hiç gülmeyi
Nedendir bilemedim
Bazıları gelmeyi..
………………
Akçaabatlı Şair Haydar Gedikoğlu’nun şiirinden bir dörtlükle başlamak istedim bu günkü yazıma. Bu şiir daha sonra türkü olarak da bestelendi.
“Almancı” diye tarif ettiğimiz ancak Dünyanın birçok ülkesine, aş,iş,ekmek gibi temel nedenler başta olmak üzere göç eden, yurdunu-yuvasını, anasını-babasını, eşini-dostunu geride bırakıp giden tüm, ama genel adı GURBETÇİ olan kardeşlerime selam ve saygılarımı iletiyorum.
Gurbetçiler mi? Hani şu gidip gelmeyen, arkalarından sayısız şiir, türkü şarkı, mani, destanlar yazılan, yuvası, evi barkı dağılan, hasrete dayanamayıp geri dönen, gidip de zengin olan, ilk zamanlar yurda dönünce kimseyi beğenmeyen, püsküllü Fötr şapka ile omuzunda askılı teyp taşıyan gurbetçiler. Son yıllarda yukarıdaki tarifte Almancı kalmadı artık. Üçüncü-dördüncü kuşak daha farklı. Artık öyle püsküllü fesli olanlara rastlamak mümkün değil. Bu kez daha değişik versiyon, değişik tip Almancılarımız var. Ben o tiplere değinmek istemiyorum. O bölge biraz sıkıntılı gibi.
Bu günlerde gurbetçi kardeşlerimizin çoğunluğu döndü, kimi dönüş hazırlıkları yapıyordur. Zaten acı-zalım gurbeti hep içlerinde hissediyorlar. Hani Yıldırım Gürses’in Uşşak bir eseri var.
Gurbet o kadar acıki,
Ne varsa içinde,
Hepsi bana yabancı,
hepsi başka biçimde,
Ne bir arzum, ne emelim,
Yaralanmış bir elim.
Ben gurbette değilim,
Gurbet benim içimde.
Diye devam eden şarkı.
1960 lı yıllarda başlayan, İş-Aş-Ekmek bulmak amacıyla gidip bugün 3’üncü 4’üncü nesle ulaşan, günümüze dek sayıları katlanarak artan ve 3-4 milyona yaklaşan , Alman İstatistik Dairesine göre l milyon civarında Alman Vatandaşı olan Türklerin Gurbet macerası artarak devam ediyor.
Ne yazık ki son yıllarda ülkemizdeki sıkıntılı durumlardan rahatsız olan, gelecek kaygısı duyan bir çok yetenekli, kariyerli, meslek sahibi gencimiz de yurtdışını tercih etmeye başladı. Bir kısmı gitti, bir kısmı da gidiş hazırlıkları yapıyor. Geçtiğimiz günlerde bir haber dikkatimi çekmişti. Bizi kıskananlar var ya Doktorlardan sonra sıra diğer sağlık emekçilerine sıra gelmiş. Hemşire, Ebe istiyorlarmış. Hatta bu branşları teşvik için getirenlere de prim veriyorlarmış. Çok acı bir durum. Bu ayrı bir yazı konusu. Ben şimdi yine gurbetçilerimize dönmek istiyorum. Gurbet, hasret, özlem, gidipte gelmemek, gelipte görmemek, bıraktığını bıraktığın gibi bulamamak çok zor işler. Kim ne derse desin hasreti çeken bilir.
Geçtiğimiz yıllarda bu konuda yine bir yazı kaleme almıştım. O zaman İş ve İşçi Bulma Kurumu’nun 1960’larda Almanya’ya giden işçilerimize verdiği tavsiye belgesindeki bilgileri sunmuştum siz değerli okurlarıma. “Erken uyu, para biriktirmek için cimrilik yapma, aileni ve evini unutma, kendine iyi bak, sarhoş olma” gibi çok önemli nasihatler vermişler.
Bakın bu tavsiye belgesinde neler var. Bir yerlerden buldum. Çok ilgimi çekti. Siz değerli okurlarımın da ilgisinin çekeceğini düşünüyorum. Bugün bu tavsiye belgesinin tamamını sunuyorum sizlere. Özellikle 3. 4. Kuşak genç kardeşlerime, İş ve İşçi Bulma Kurumu’nun bu kuşağın Babasına, annesine, dedesine, ebesine, verdiği tavsiye belgesindeki çok önemli gördüğüm temennileri dikkatlerine sunmak istiyorum.
Birde bizim bir Alamancı Türkümüz var. Tamamen Kırşehir’e ait. Türküden iki dörtlükle tamamlayalım bu günkü yazımı.
Tüm gurbetçi kardeşlerimize saygı ve sevgilerimi sunuyorum. Hepsinin yolu-bahtı açık olsun. İşleri güçleri ras gelsin.
Galın sağlıcakla.
Alaman taksisi gelir susadan
Gece uzun yatamıyom tasadan
Beş guruşu bulamıyan adamlar
Elli bini gezdiriyor keseden
Eğil dağlar eğil üstüme eğil
Alamancı geliyor sevdiğim değil.
Sırtına giymiş Alaman gocuğu,
Yârimin yidiği Alaman sucuğu,
Tez gel yârim, tez gel, gurban oluyum,
Senesi geçenin olmaz çocuğu.
Eğil dağlar eğil üstüme eğil
Alamancı geliyor sevdiğim değil.
Bu türküyü Rahmetli Sedat GÜRSES, hocam, namı diğer DANYALIN OĞLU söylerdi. Kendisini rahmetle anıyorum.
İş ve İşçi Bulma Kurumu’nun 1960’larda Almanya’ya giden işçilerimize verdiği tavsiye belgesi,