Yüce Allah (cc) her şeyin en doğrusunu bilir..
Neredeyse kış mevsiminin sonunu yaşıyoruz.
Bu senede soğuğu ayazı görüyoruz ama kış diye eskisi gibi dolu dolu kar ve yağış görmedik..
Bu da hiçte iyiye alamet değil..
Kar olacak, kış olacak ki, ağaçlar geç uyansın,
çiçekler açmasın meyve sebze yiyebilelim..
Ama son yıllarda çok şeylerin değiştiği gibi,
mevsimler de değişti
Kaman da kar yok yağış yok,,
Yalancı baharı ve güneşi gören ağaçlar tomurcuklanıp çiçek açıyor ve meyveye dönüşmeden don vuruyor…
Ceviz, kayısı velhasıl Kamana has meyve sebzeleri ‘’don nedeniyle çiçekken kararıp dökülüyor..’’ mevsimler değişti..
Önümüzdeki 20 şubatta cemreler düşmeye başlıyor..
Zemheri soğukların dondurucu ikliminden
sonra yaklaşan baharın habercisidir cemreler.
Her cemre Rabbimizin yeryüzünün yüreğine
indirdiği merhametinin bir başka tecellisidir.
Yeryüzünün küllerinden yeniden doğması,
yeni bir ruhun üflenmesidir.
Cemre havaya düşünce semadan
arza dalga, dalga sıcaklık yayılır.
Suya düşünce suyun sessizliği,
buz gibi kırılganlığı, soğukluğu giderilir.
Toprağa düşünce toprağın sert ve
kara bağrı, tohumlara annelik yapar.
Ve toprak,
canlanır yeniden hayat bulur, yeni bir hayat başlar.
Güneşin yüzünü göstermesiyle beraber
baharın müjdecisi cemreler,
20 Şubatta havaya,
27 Şubatta suya,
06 Mart 2021 tarihlerinde de toprağa düşecek.
Cemre inanışına göre; ilk cemre havaya düşüyor.
İkinci cemre bir hafta sonra suya düşüyor.
Bir diğer hafta ise son cemre toprağa düşüyor.
Şu sıralar hava açık ve güneşli.
Kış, soğuk ve yağışlı geçen günler geride kalmış gibi.
Güneş bulutların arasından tüm insanlara
gülümseyerek merhaba diyor.
Sokaklar, caddeler, meydanlar, parklar cıvıl cıvıl, insanlarla dolu.
Yeşeren topraklarıyla, tomurcuklaşmış çiçeklerle, uçuşan böcekleriyle doğa canlanmış.
Bahar canlılığı kendini iyiden hissettiriyor.
Cemre ateş koru demektir.
Havayı, suyu toprağı sırayla ısıttığına inanılır.
Cemrenin küçük çakıl taşı anlamı da bulunmaktadır.
Hac’da birbirinin ardınca üç defa cimar, yani küçük taşlar atılır.
Bunlara cemre-i ula, cemre-i vusta ve cemretü’l ukba denirmiş.
Hac sırasında hacıların Mina’da şeytanı taşlamaları, bu maksatla atılan çakıl taşı, Müslüman hacıların hac sırasında
Mina vadisinde attığı taşlardan meydana gelen yığınların adı da yine cemreymiş…
Halk arasında hâlâ yaygın olan cemre inanışının kaynağı ile ilgili çeşitli eserlerde pek çok rivayet bulunmaktadır. .
Cemre hakkında farklı bir rivayet de yer almaktadır.
Bu söylentiye göre de, kış geldiğinde yılan ağzına üç çakıl taşı alır, yerin altına iner ve kendini onunla beslermiş.
Birinci cemre düştüğünde çakıl taşının birini ağzından çıkarır, ikincisinde öbür taşı çıkarır ve üçüncüsünde de geri kalan taşı atarak
dışarı çıkarmış.
Cemre inanışının ağırlıkta Araplara ait olduğu belirtilmekteyse de Cemre düşmesi Türk kültüründe önemli bir yere sahiptir.
Kültür ve edebiyat alanında kendine yer bulmuştur.
Osmanlı döneminde Divan şairleri cemre zamanlarında önemli kişilere övgü şiirleri yazarlarmış.
Bu şiirlere “cemreviye” denilmekteymiş.
Bütün insanlık olarak dileğimiz;
Cemreler bu sefer insanlığa düşsün!
Ne toprağa ne suya, ne de havaya…
Sadece İNSANLIĞA..
“Cemre” kalplere düşse;
Isınsa gönüller, hayat bulsa, savaşlar olmasa, masumlar ölmese…
Keşke cemreler yüreklere düşse…
İlki;
Sevgi getirse insanlığa,
İkincisi;
Sevgiyi katsa hayata,
Üçüncüsü;
Sevgi yeşerse tüm dünyada…
Samimiyet, dostluk, birlik, beraberlik, daim olsa Ülkemde…Vesselam…
Hoşça kalın, dostça kalın, sağlıklı kalın… …
Ramazan Yazar
Emekli Teknik Öğretmen