BİR KİTAP BİR YAZAR « Kırşehir Anadolu Haber

BİR KİTAP BİR YAZAR

Bu haber 07 Aralık 2023 - 9:13 'de eklendi ve 407 views kez görüntülendi.

  (Çay Deminde Sohbetler/ Savaş Aslanderen)

      Hacim olarak küçük ama içerik olarak hayli büyük ve ilgi çekici bir kitap “Çay Deminde Sohbetler”. Zor bir sanattır insanın kendisini anlatması. Artısıyla/eksisiyle, acısıyla/tatlısıyla, varlığıyla/yokluğuyla, geçmişiyşe/hayalleriyle kırkbeş yıllık yaşanmış bir hayatı akıllı telefonun özçekimiyle gözler önüne sermek zor bir sanattır.

      Bir bardak çay tadında hem de şekersiz olacak. Hızla dönen dünyanın gencecik yaşında nedir insanoğlunun ömrünün uzunluğu. Bir bardak şekersiz çaydan bir yudum içebilmek midir hayat denilen şey?

      Savaş Aslanderen olayları öyle akıcı bir şekilde anlatmış ki “ Çay Deminde Sohbetler”i bardağımdaki çayı içmeyi bile unutmuşum hem de şekersiz çayı kitabı okumayı bitireyim diye. İnsan kitaptaki anlatılan olayların içinde kendini bulabiliyorsa okumak için zamanın hiçbir önemi kalmıyor.

      Çocuklarıma ve sohbetlerde gençlere sık sık söylediğim “Hayal edin ve hayal ettiklerinize ulaşmaya çalışın mutlaka kendinizi orada bulacaksınız” diyerek ümitsizliğe düşmemelerini öneririm. Yazarımızda hayallerinin peşinde koşmanın ve onlara ulaşmanın önemini hayatındaki örneklerle anlatıyor.

      Kısa zaman öncesine kadar sosyal medyayı hiç kullanmayan daha doğrusu kullanmak için bir sebebinin olmadığını düşünüyordu. “Niye kullanacak, kullanınca ne yararını görecekti, zaman kaybından başka bir şey değildi.”

      Bir gün çay ocağında çayını yudumlarken yakınında oturanların konuşmalarına kulak misafiri olur. Onların dediklerine göre yıllar önce tanıştıkları insanları, sınıf arkadaşlarını bulup hasret gideriyorlarmış.

İşte ne olduysa o konuşmaları dinledikten sonra oluyor ve kararını veriyor. Sosyal medyayı kullanmaya başlıyor, yıllar önceki arkadaşlarıyla buluşuyor, gurbette olan akrabalarıyla hasbihal ediyor. Bundan sonra hayatı değişmeye başlıyor. Siyah/beyaz olan hayatı yavaş yavaş renkleniyor.

      Kızına hikâye kitabı almak için Kırşehir’de düzenlenen kitap günleri etkinliğinde “ Muazzez” isimli kitaba gözü takılır. Kitabın yazarı olduğunu söyleyen çok nazik bir bayan “ İsterseniz o kitabı size imzalayarak verebilirim.” der. İmzalanan kitabı büyük sevinçle alan Savaş’ın keyfine diyecek yoktu, ilk kez adına imzalanmış bir kitabı yazarının elinde alıyordu. Yazarla ve yayınevinin sahibi Ünal Bey’le tanıştı, onlarla sosyal medyada görüşmeleri devam etti. Onların sayesinde diğer yazarlarla tanıştı. Her yazarın imzalı kitaplarını aldı ve hepsini içine sindirerek okudu.

      Bu arada bende yazarımızla beraber Ayla Ablasıyla, Ünal Hocasıyla, Serap Saylam Şen, Esma Evrensel, Seval Demirel, Songül Bulut ile kitap fuarlarında gezmiş gibi oldum.

      Yazılarındaki anlatımlar çok güzeldi ama beni en çok etkileyen “ Soruya Cevap” olmuştur. Bu yazısında arkadaşlarının “ Hangi kitapları okudun.” sorusuna verdiği cevap ilgi çekici geldi bana.

      “ Her şey bir Muazzez hikâyesi ile başladı.” Diyor ve “ Mor Eşarp” ile devam etti. “ Gelinciğin Hüznü” nü gördüm. Gelincik “Sevilmeye/n Öykündüm”  aslında gönüllere girmek için “ Anahtar Gökyüzünün Altında Saklı” idi.

     Anlatmaya devan ederken “ Anelya”, “Sus Ya da Öldür” diye seslendi. “ Canhıraş” bir duygu ile “ Tutsak Yürekler” e dokundum ve “ Renklerin Duyguları” nı keşfettim.

      Sevdayı “ Sanrı” lar ile “Limon Ağacı” nın altında ararken meğerse; “ Sevda İncir Çekirdeğinde Saklı” imiş.

      Son zamanlarda ki okudukları kitapları bir şiir güzelliği ile nasılda anlatmış bizlere.

      Şiir güzelliği deyince aklıma geldi, yazılarının arasına şiirlerini de serpiştirmiş şeker tadında.

      “ Derin bir nefes alıp içime çekiyorum,

        Etrafa yayılan toprak kokusunu,

        Tüm kötülükleri kovuyorum etrafımdan

        Kalbim huzur doluyor,

        Yine şekersiz çay elimde”

      Bundan sonra takıldım yazarımız Aslandere’nin peşine Cacabey Meydanı’nda Rıdvan’ın çay ocağına, Ankara Caddesi’’nde Metin Abisinin çay ocağına gittik çay içmeye hem de şekersiz çay.

      Köy çocuğuyuz tarlaya gitmesek olur mu? Gittik elbette, hem de o yorgunluğun üstüne nasılda ıslanmıştık. Islandığımızı da aramadık, hele o ceviz büyüklüğünde yağan dolu yara/bere içinde kalmıştık. Ya birde bunun üzerine babasından duyduğumuz azarlarda işin cabasıydı.

      Okumaya gideceksin, okul harçlığı, kitap parası, yurt parası babanın geliri belli yetmiyordu. Kul sıkışınca Hızır yetişirmiş, öyle oldu yazarımızın durumu. Şeker fabrikasının ordaydı, kamyonlarda pancarlar insan gücüyle boşaltılırdı. Bir kamyon yanaştı pancarı boşaltacak kimsesi yokmuş, yanındaki gençle “ Biz yıkarız” dediler ve pancarı boşalttılar. Adam bunların öğrenci olduğunu öğrenince alacaklarının iki kat fazlasını verdi. Harçlığımız fazlasıyla çıkmıştı.

      Onunla sadece gazete, dergi, kitap değil insan okuduk insan gözümüzdeki at gözlüklerini çıkararak. Beraber tanık olduk Salih’in Ankara’da çektiği acılara, sıkıntılara.

      Öğretmen olan babasıyla okumak, meslek sahibi olmak konusunda pek anlaşamadılar. Yazar hep hayallerinin peşinde gitmeyi yeğledi ve hayalleri de gerçekleşti.

      Hayatın insanları nereye getireceği belli olmuyor. Aslanderen yazar olmayı hiç düşünmedi, okur olarak kalmayı istiyordu.

      Hayır diyorum, yazacaksın hem de her gün bir ileriye giderek yazacaksın. Hiçbir duygu içinde bir uhde olarak kalmayacak, seni sen yapan hayallerini yarım bırakamazsın.

      Beraberliğimiz devam ediyor toplumun duyarsızlığından, sevgiden, saygıdan, kaybolan değerlerimizden bahsediyor.

      “ Ben çayı çok severim. Demli olsun. İki şekerli olsun. Yaklaşık beş aydır da şekersiz içiyorum çayı. Şekersiz çaya da alıştım. Bir bardağın içine doldurduğum çay, tadımız/tuzumuz kalmadı. Nerde kaldı bu şeker? Varlığımla çay şekerinin çaya verdiği tat kadar tat vermiyor muyumdur ki bulunduğum ortamdaki insanlara?”

       Diye düşünüp karamsarlığa kapılsa da yine hayallerinin peşinde koşmaya azimli görünüyor.

      Hataylı Hikmet Abisi ile bir daha olmaması için dua ettiğimiz depremi yaşadık. Yıkılan hayalleri, giden canları bir daha getiremeyeceğimiz umutlarımızı konuştuk gözlerimizle.

      Yolun açık olsun. Asıl hikâyelerini, anılarını, denemelerini, makalelerini ve şiirlerini bundan sonra yazacaksın. Biliyorum o kadar çok ki hangisini yazayım diye düşünüyorsun. Yaz hepsini yaz, sen yaz ki biz okuyalım hemşerim.

      Ve Aslanderen’in şiirinden bir bölümle bağlayalım yazımızı.

      “ Aydınlığa feraha çıksam, güneşi görsem diyorum

        Kim anlar halimden, kim dinler, kim anlar beni?

        Nereye gitsem, kime derdimi döksem?

        Mesela size gelsem olur mu?

Veysel TURGUT

Veysel TURGUT
Veysel TURGUTveyselturgut@kirsehiranadoluhaber.com

HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT

Yorum Yok
YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.