BEYLİKTEN CUMHURİYETE, OLMADI, OLAMADI… « Kırşehir Anadolu Haber

BEYLİKTEN CUMHURİYETE, OLMADI, OLAMADI…

Bu haber 30 Ekim 2023 - 14:59 'de eklendi ve 634 views kez görüntülendi.
Osmanlı, Oğuzların Kayı boyu tarafından kurulmuştur.
Kayılar, Türkiye Selçuklu Devleti döneminde Anadolu’ya gelmiş ve
Alaaddin Keykubat tarafından Söğüt ve Domaniç‘e yerleştirilmiştir..
Ve Kayı boyunun başında boy beyi olarak Ertuğrul Gazi bulunuyordu.
Kayıların temel geçim kaynağı hayvancılıktı.
Bu amaçla Söğüt’ü kışlak, Domaniç’i Yaylak olarak kullanıyorlardı,
konargöçer bir yaşam tarzları vardı.
Kösedağ Savaşı’nın (1243) ardından Moğollara yenilen Türkiye Selçuklu
Devleti ağır bir yenilgi alarak yıkılma sürecine girdi,
Anadolu’da siyasi birlik bozuldu, otorite boşluğu ortaya çıktı.
Ardından Anadolu’nun değişik yerlerine yerleştirilen Türk boyları bağımsız
hareket ederek beylikler kurdu.
Kayıların çevresinde, başlarında “tekfur” denilen valilerin yer aldığı
Bizans şehirleri bulunuyordu.
Bizans artık eski gücünü kaybetmişti, Kayıların doğusunda ve güneyinde
ise güçlü Türk beylikleri vardı.
Bu yüzden Kayılar, Bizans üzerine doğru topraklarını genişletmeyi tercih etti.
Ertuğrul Gazi’nin vefatından sonra Kayı boyunun başına Osman Bey geçti ve bu
dönemde beyliğini kurdu. (1299)….
Velhasıl, Küçücük bir beylikten muhteşem bir imparatorluğa dönüşen Osmanlı Devleti,
600 küsur yıllık varlığının son günlerinde kurtlar sofrasında pay edilmeye başlanmıştı.
Bir yanda savaşlardan bitap düşmüş bir halkı diğer yanda hazinesi boşalmış,
borç batağında bir devlet…
Sonuç olarak: itibarı elinden alınmış bir padişah ve artık eski gücü kalmamış,
küçüldükçe küçülmüş bir imparatorluk…
İmparatorluğun halktan, halkın da imparatorluktan umudunu kestiği günler.
“Osmanlı” tebaasından olmanın vasfını kaybettiği günler…
Yenilmiş ve ezilmiş bir halk, dağılmış bir ordu.
Ancak:
Artık “Bitti” denildiği anda açılan yeni bir sayfa, yazılan yeni bir tarih ve
küllerinden doğan yeni bir devlet…
Bunu nasıl başardılar?
Nasıl bir ruh hali oluşturdular ki onca yıkılmışlıklara rağmen, onca yokluklara
rağmen her şeyin üstesinden gelebildiler…
Kaybedecek bir şeyi kalmamış insanların can havliyle hayata tutunmaları mıdır yoksa bu?
Bu canlanmayı sağlayan, bu ateşi yakan kişi doğduğundan beri bugüne mi hazırlanıyordu?
“Mustafa Kemal” olmak için kader bağlarını örmüştü…
Mustafa Kemal yıkılmak üzere olan ülkeyi, düze çıkartacak yeni çarelerini arıyordu…
Evvela yönetim şekli değişmeliydi.
Ve yeni yönetim şeklinin Cumhuriyet olmasını uygun buldu.
Bunu arkadaşları ile paylaşarak gereken yasa tasarısını hazırlattı ve yapılan oylamalar
sonucunda devletin yönetim şeklinin “Cumhuriyet”, devletin adını da “Türkiye Cumhuriyeti”
olmasına karar verildi.
Böylece 29 Ekim 1923’den itibaren Cumhuriyet ilan edildi.
Atatürk’ün önderliğinde, 11 milyonu köyde yaşayan 13 milyon yorgun
insanla kurulmuştu Cumhuriyet…
Ve kurucular, çağdaş bir devler olmanın yanında büyük hedefler koymuştu.
Peki, hedef ne idi?
“Çağdaş, laik, demokratik bir devlet” olmaktı.
Kurucular bu hedefi koymuştu.
Ama olmadı, olamadı.
Çünkü:
-Halkından korkmayan bir devlet, devletinden korkmayan bir halk idi hedef.
-Şairinden, yazarından korkmayan bir devlet idi hedef.
Yani kalemin silahtan tehlikeli görülmediği bir Türkiye idi hedef.
Olmadı, olamadı.
Ve hedef:
-Bağımsız, tarafsız ve güven sağlamış bir yargı idi.
-Üstünlerin hukuku yerine hukukun üstünlüğü idi.
-Ayrımcılığın, ötekileştirmenin yok olması idi. .
-Önyargının yıkıldığı, bilinçaltının temizlendiği bir Türkiye idi.
“Akdeniz’e bir kısrak gibi uzanan bu memleket bizim” diyordu Nazım.
Ama olmadı, olamadı.
-Çünkü 1950′ den itibaren ülke toprakları ABD üsleriyle, NATO üsleriyle dolduruldu.
-Çünkü okyanus ötesinden dost edinildi, komşularımızla düşman olundu.
Ve de “Üç tarafı denizle çevrili, dört tarafı düşmanla çevrili bir devlet” olundu.
En büyük hedef ne idi?
“Yurtta sulh, cihanda sulh” idi.
Ama olmadı, olamadı.
-Çünkü ülke içinde bile düşmanlık bitmedi.
-Çünkü farklılıklara karşı önyargılar yıkılamaz oldu.
İşte Cumhuriyet’in 100. Yılında sorgulanması gereken bir Türkiye görüntüsü.
Oysaki bu ülke Alevi-Sünni, Türk-Kürt, yani tüm farklılıkların birlikte verdiği kanlı
bir savaşla kurtarılmıştı ve kurulmuştu…
Ve de Cumhuriyet, emperyalist işgale karşı verilen bu savaşın üzerine inşa edilmişti.
Bu ara Cumhuriyetimizin 100. Yılı kutlamalarından önce 28 Ekim günü İstanbul’da
büyük Filistin mitingi düzenlenecek.
Kardeş (!) Filistinlilere Türk dostluklarından dolayı hakediyorlar!
Herkese ve her şeye rağmen, İşte o günleri ve o günlerin heyecanını yaşatan
bu büyük bayramımız, tüm halkımıza kutlu olsun. Vesselam…
Hoşça kalın dostça kalın, sağlıklı kalın…
Ramazan Yazar
Emekli Teknik Öğretmen
Ramazan YAZAR
Ramazan YAZARramazanyazar@kirsehiranadoluhaber.com

HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT

Yorum Yok
YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.