Aslında bahar, ilk ve son olarak iki bölüm olmasına rağmen, işimize geldiği için midir, hoşumuza gittiği için midir bilmem hep ilkbaharı baz alırız. İlkbahar da hepimiz için yaşadığımız coğrafyaya, yaşam biçimimize, ekonomik durumumuza, hatta yaşımıza göre değişik anlamlar ifade eder.

Mesela, kendi özel sorunlarınızla boğuşuyorsunuz. Üstüne üstlük ülke cadı kazanı gibi. İstanbul Sözleşmesi keyfi olarak feshedilmiş, hukuksuz biçimde vekillikler düşürülüyor, salgın hayatımızı alt üst etmiş… Bu atmosfer içinde açıyorsunuz radyoyu, ‘’Ben her bahar aşık olurum; Rüzgar olur, yağmur olurum’’ şarkısı çalıyor. Bu koşullar içinde, şarkıya aldanıp aşık olmaya kalkarsanız vay halinize. Hayat size öyle bir ders verir ki; Nagehan Alçı gibi bakakalırsınız.

Coğrafyaya göre hatta anlık olarak bahar ayında güneşi, rüzgarı, yağmuru, sıcağı, soğuğu aynı günde yaşamanız kuvvetle muhtemel. Yani baharda hava Niran Ünsal gibi bir açılır, bir kapanır. Değişen iklime göre giysileriniz yoksa, üşürsünüz, terlersiniz, bunalırsınız. O sırada ‘’Bir bahar akşamı rastladım size’’ diye başlayan şarkı değil de devamındaki ‘’Neden başınızı öne eğdiniz’’ dizesine takılır kalırsınız.

Her ne kadar Karacaoğlan ‘’Bahar gelmeyince güller açılmaz imiş’’ demişse de artık teknoloji değişti, iklim değişti, inovasyon gelişti; artık güller her mevsim açıyor. Doğanın gülleri her zaman açıyor da hayatın gülleri öyle değil. Hayatın baharını yaşadın yaşadın; kaçırdıysan solan güller ne bir daha yeşerir ne bir daha açar. Fırsat kaçtıktan sonra Tuğçe Kazaz gibi 7 din değiştirsen, 7 dinde dualar etsen faydası yok.

Biz de biliyoruz baharın umut olduğunu, mutluluk olduğunu, güzellik olduğunu… Lakin doğanın baharı ile yaşamın baharı örtüşmediğinde cemre havadan, sudan, topraktan sonra yüreğinize düşer, içinizde şimşekler çakar, beyninizi yıldırımlar yakar. Prompteri bozulmuş siyasetçi gibi şaşırır kalırsınız, pasta, sandviç diye saçmalar durursunuz.

‘’Ömrümüzün baharı birlikte geçsin’’ sözlerine hiç katılamıyorum. Ne demek sadece bahar? Baharı birlikte geçir, kış gelince ‘’hadi bana eyvallah’’… Bu nasıl mantık? Örneğin yaşınız kemale erdi. Artık ikinci baharı yaşıyorsunuz. Tutup da size ‘’Baharı bekleyen kumrular gibi’’ diye şarkı dayatırlarsa, izninizle buna da katılamıyorum. Bu durumda olsa olsa ‘’Baharı görmeden yaz geldi geçti’’ parçasına eşlik edebiliriz. Kumru gibi beklemeye kalkarsanız, kumrular toplu uçuşta üzerinize öyle bir pisler ki; Safiye 4 defa yıkasa temizleyemezsiniz.

Velhasıl, bahar herkese göre, herkesin konumuna göre, koşullara göre farklılık arz ediyor.

Yaşamınızın tümü bahar güzelliğinde, bahar umudunda, bahar mutluluğunda geçsin.